Tarihi 29 Ocak 2010

"Ağca kendini ihbar etti"

Mehmet Ali Ağca cezaevinden çıktı, hakkında yazılmayan kalmadı. Genellikle de kendisine çok önemli bir misyon biçildi. "Derin devlet adına çalıştı" diyen de çıktı, uluslar arası bazı organizasyonlar adına tetik çektiğini söyleyenler de...
Herkes, Ağca'nın arkasında önemli güçler aradı.
O dönemin iki önemli ismi ise, ezberleri bozacak bilgiler verdi...
Biri MHP Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak, diğeri de Ülkücü Hareket'in "Kara kutusu" olarak bilinen Mahir Damatlar. Başlangıçta birlikte hareket eden, ancak daha sonra yolları ayrılan, biri MHP'de, diğeri de BBP'de karar kılan her iki isim de aynı noktada birleşti:
- Mehmet Ali Ağca, kamuoyuna sunulmaya çalışılan o gizemli adam değil.
***

Peki, Mehmet Ali Ağca kim?
Geçmişte, Ülkü Ocakları ve Ülkücü Gençlik Derneği'nin genel merkezlerinde görev yapan ve "Ülkücü Hareketin Kara Kutusu" olarak bilinen Mahir Damatlar'ın verdiği bilgiler çok ilginç. Damatlar, 1980 öncesine dönüyor ve Ağca'nın 20 yaşında bir delikanlı olduğuna dikkati çekiyor:
- Bugün, 20 yaşındaki bir delikanlıya yüklenen misyona bakıyor ve şaşırıyorum.
Hemen ardından ekliyor:
- Ağca herhalde kendi kendine "Ben öyle birini öldürmeliyim ki, herkesten farklı olayım" diye düşünüyor. Öyle birine dokunuyor ki, Türkiye ve bütün dünyadan ses geliyor. Ayrıca, İpekçi'nin öldürülmesi öyle ahım şahım, muhteşem bir eylem de değil. Koruması yok, güvenliği yok. Binmiş arabasına gidiyor. İki gün takip ettin mi her şey ortaya çıkar. Kırmızı ışıkta öldürülüyor.
Damatlar, "Ağca'nın arkasında kimler vardı?"
sorusuna ise, beklenmedik bir cevap veriyor:
- Bence, Ağca'nın yaptığı kendini ispat etme ve bir şeyler ortaya koyma çabasıdır. Ben, cinayetten sonra kendi kendini ihbar edip, yakalattığını duydum.
Bu, cinayetin ardından hiç gündeme gelmeyen bir iddia. Damatlar'ın söylediğine bakılırsa, Ağca sadece isim yapmak için Abdi İpekçi'yi hedef seçiyor. Ardından da meşhur olmak için kendisini ihbar edip yakalatıyor!
Mahir Damatlar, Ağca'nın Maltepe Askeri Cezaevi'nden kaçışının abartılmasına da tepki gösteriyor. "O dönemde cezaevleri yolgeçen hanıydı" diyor:
- Mesela bizim cenahtan rahmetli Veli Can Oduncu, Ferhat Tüysüz ve Yusuf Ziya Arpacık'ın da aralarında bulunduğu 13 kişi firar etti. Arpacık, Ağca ile beraber yatmıştı. Cezaevlerinden kaçışlarla ilgili "arkasında uluslar arası organizasyonlar var" gibi yorumları abartılı buluyorum. Mahir Çayan da Maltepe Cezaevi'nden kaçtı. Bizim İsa Armağan ve Mustafa Pehlivanoğlu ise, Mamak Askeri Cezaevi'nden firar etti.
Meselenin daha iyi anlaşılabilmesi için de Mamak'ta gerçekleşen firarın ayrıntılarını veriyor:
- Mamak'tan kaçışın önünü ve arkasını söyleyeyim. Abdulkadir Böcü isminde bir asker, er. Fikir olarak bizimkilere yakındı. "Kardeş iki tane elbise getir, dışarı çıkalım" denildi. İki tane elbise geldi, çıktılar. Mesele bu kadar basit. Ardından Mustafa Pehlivanoğlu arkadaşları ile irtibat kurdu.
İsa Armağan kimseyle görüşmedi. Pehlivanoğlu'nun izi bulundu, yakalandı ve idam edildi. Kimseyle görüşmeyen Armağan kurtuldu.
Damatlar
, son olarak, İpekçi Cinayeti ile kendilerinin hiçbir ilgisinin bulunmadığının da altını çiziyor:
- İpekçi öldürüldüğü zaman, tabi ki "Vah ne mübarek adamdı, niye öldürüldü?" diye üzülmedik. Sevinmedik de, sadece "Bize ne" dedik. Ağca yakalanıp, "Ben ne faşistim, ne goşistim" dediğinde de rahatladık. Mesela başka olayları da bilirsiniz. Onlardan hiç rahatsız olmadık. Evet, onlarla bizim ilişkimiz vardı. Ama bunda yoktu. Başkalarının yaptıkları eylemleri niye üstlenelim?
***

Bugün MHP Aydın Milletvekili olan Ali Uzunırmak da 1980 öncesi Ülkücü Hareketin pek çok sırrını bilen bir isimdi. Türkiye'de ve yurt dışında Ağca ile yolları kesişen bazı isimleri iyi tanıyordu.
Uzunırmak da "Bu kimin adamı?" sorusuna aynı cevabı verdi:
- Ağca kendinin adamı.
"Hep kendi çaldı ve kendi oynadı" yorumunu yaptı.
"Peki, birileri kendisini kullanmış olabilir mi?" diye ısrar ettiğimde de "sanmıyorum" dedi:
- Öyle olsaydı duyardık. Bu güne kadar mutlaka kokusu çıkardı.