BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 15 Nisan 2012

Top Secret dosyalar

28 Şubat sürecinin hâlâ tam olarak aydınlığa kavuşmamış olaylarını tozlu raflardan indirmek için, bazı sorulara cevap arayalım.
1997 yılının 12 Haziran'ı 13'e bağlayan gecesi ordu yönetime doğrudan el mi koyacaktı?
Eğer 13 Haziran darbesi planlanmışsa bunu ne engelledi?
1. Ordu Komutanı Hüseyin Kıvrıkoğlu ve 3. Ordu Komutanı Atilla Ateş, darbeye karşı çıktı mı?
Kara Kuvvetleri Komutanı Hikmet Köksal, Güven Erkaya, Çevik Bir, idareye el koyma ısrarında bulundular mı?
Bu gelişmeler üzerine Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı nasıl bir yol izledi? 28 Şubat'ın çok gizli dosyalarına dikkatli bir gözle bakınca, olayların tek bir boyut, tek bir merkez üzerinden ilerlemediği, çok değişik yönleri bulunduğu, "Cunta içinde Cunta" gibi bazı pozisyonların mücadelesine sahne olunduğu anlaşılıyor. Türkiye'nin 28 Şubat sürecini "darbesiz" nasıl atlattığı konusunda bugüne kadar çok şey söylendi.
Kimilerine göre, dönemin Cumhurbaşkanı Demirel'in "çok yönlü taktikleri" ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Karadayı'nın tavrı, ihtilal düşüncesindeki komutanları frenlemişti. Şimdi gelişmeleri bir takvim içinde analiz edelim:
Dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı, Kara Kuvvetleri Komutanı Hikmet Köksal, Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya, Hava Kuvvetleri Komutanı Ahmet Çörekçi, Jandarma Komutanı Teoman Koman, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri İlhan Kılıç, Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Çevik Bir, Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak, Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı Doğu Aktulga idi.
Refahyol iktidarının Devlet Bakanı Salim Ensarioğlu açıklamasına dikkat! '13 Haziran 1997 günü darbe yapılaması konuşuldu. 28 Şubat'tan sonra Nihat Erim-Ferit Melen gibi dışardan bakan ve milletvekilleri ile hükümet kurulması planlandı."
Merhum Erbakan'a çok yakın arkadaşları da, "13 Haziran"da darbe" yapılacağı haberini aldığını söylüyorlardı.

İZMİR TOPLANTISI
28 Şubat 1997 günü, MGK kararları açıklanmış, Erbakan hükümeti görevini Haziran ayına gelindiği sırada sürdürüyordu. Yüksek komuta konseyinin içinde idareye el koyma konusunda bir anlaşmazlık vardı. Komutanlar, Haziran başında İzmir'de Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı'nın başkanlığında toplandı.
Kara Kuvvetleri Komutanı Hikmet Köksal ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya idareye el koymadan bahsetti. Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu ve 3. Ordu Komutanı Orgeneral Atilla Ateş darbe yapılmasına karşı çıktı.
1. ve 3. Ordu komutanlarının bu harekete destek vermemesi sonucu,13 Haziran darbesi için, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı ortada kalmıştı. Net karar alınamamıştı.
Genelkurmay Başkanı Karadayı ve Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in bu gelişme üzerine 28 Şubat'ın örnek model olarak 2 Mart 1971 muhtırası üzerinde, yani "Parlamento devam etsin. Ama bir teknokratlar hükümeti kurulsun. Askerin istediği yasalar Meclis'ten geçsin" üzerine fikir teatisinde bulundukları öne sürüldü. 28 Şubat süreci doğrudan bir askeri darbeyle sonuçlansa, cumhurbaşkanı yapılacak komutanın Orgeneral Hikmet Köksal olduğu sonradan iddia edildi (Faruk Mercan).
Kara Kuvvetleri Komutanı Hikmet Köksal karizmatik ve lider yapıya sahip bir komutan olarak biliniyor. 28 Şubat sürecindeki Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında hükümete karşı en sert tutumu gösteren, Sincan'da tankları yürütme kararı alan isimdi.
Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya, 28 Şubat'ın beyni. Çevik Bir, Erol Özkasnak ve Doğu Aktulga, 28 Şubat'ın beyin takımı Jandarma Komutanı Teoman Koman ise MİT eski Müsteşarı.
28 Şubat öncesi patlayan susurluk olayı ve Jitem kuruluşu tartışılıyor.
Ordu'nun idareye el koymasına karşı çıkan,1 inci Ordu Komutanı Hüseyin Kıvrıkoğlu, "Ankara'da Meclis'i kapatırsanız, ben İstanbul'da açarım" diyen isim.
3 üncü Ordu Komutanı Atilla Ateş (1998 yılında Hatay'da Öcalan için Suriye'yi uyardı) Ordu idareye el koysa idi, Hüseyin Kıvrıkoğlu emekli edilecek. Çevik Bir'in Genelkurmay Başkanı yapılacaktı.
Hüseyin Kıvrıkoğlu ile bağlantılı bir olayı tekrar hatırlamakta yarar var.
2002 yılında, Hüseyin Kıvrıkoğlu emekli olmuş, yerine Hilmi Özkök paşa gelmişti.
Yüksek Askeri Şura'da Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na Edip Başer atanmıştı. Son gün bir sürpriz gelişmiş, Kıvrıkoğlu giderayak Jandarma Komutanı Aytaç Yalman Kuvvetleri Komutanı yapılmıştı.
Hilmi Özkök ve Aytaç Yalman'ın, Balyoz, Sarıkız, Ayışığı darbelerinin önlenmesindeki rolü hala konuşulmaktadır. 13 Haziran 'da ordunun idareye el koymayı konuşmasının ardından, 18 Haziran'da Erbakan'ın istifa etmesi gözden kaçmadı.
Cumhurbaşkanı Demirel'in de hükümeti kurma görevini Mesut Yılmaz'a vererek, 12 Mart modelini devreye soktuğu ifade ediliyor.
Başbakanlıktan istifa eden Erbakan, Refah Partisi'ne bakıyor, "Parti sağlam". Tansu Çiller partisine bakıyor, "Sağlam sanıyor". Çünkü Mesut Yılmaz'ın Refah ve DYP'den en az 40 milletvekilini alması gerekiyor. DYP'liler. isimleri alt alta koyuyor; şu ayrılır, şu ayrılmaz diye eliyorlar, en çok "8 isim ayrılır" diyorlar. 42 istifanın olacağı akıllarına bile gelmiyor.
DYP'nin altı bazı güçler tarafından boşaltılıyordu.
28 Şubat'ın hemen arkasından "Bu bir muhtıradır, karşı duralım" diye bir konuşma yapan Yalım Erez, aradan iki ay geçtikten sonra 26 Nisan 1997 tarihinde istifa etti. Onu Sağlık Bakanı Yıldırım Aktuna'nın takip etmesi, Demirel'in "hesap adamı"olduğunu gösteriyordu.