BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 31 Ekim 2012

Alaton, Saran ve Yırcalı nereye koşuyor?

Türkiye' nin gidişatını iyi analiz eden, süreçleri ve iş âlemindeki gelişmelerle yakından ilgilenen İstanbul iş dünyasının tanınmış bir aile dostumu kurban bayramı vesilesi ile ziyaret ettim.
Değerli büyüğüm ile sohbet ederken, "Gazetelerde çıkan üç haber dikkatini çekti mi? Üç tanınmış isimle ilgili, İshak Alaton, Sadettin Saran ve Rona Yorcalı'ya yönelik haberlere bir göz gezdir'' dedi.
Haberlere göz gezdirince, derin mesajlar verdiğini düşündüm:

10'UNCU YIL MARŞI
Birinci haber: "Alarko Holding Başkanı İshak Alaton, Çatalca'da İshak Alaton Endüstri ve Teknik Meslek Lisesi'nin temelini atarken harç butonuna 10'ncu Yıl Marşı'nı söyleyerek bastı'' İshak Alaton'u akıllı bir işadamı olarak, attığı adımların, yaptığı konuşmaların nereye varacağını bilmemesi mümkün değil Lise temeli atmak güzel, fakat, Cumhuriyet'in 75'inci yıl marşı değil de, neden 10'nuncu yıl marşı?
10 uncu yıl marşı 1933 yılından 2002 yılına kadar, herkesin marşı iken, sonra sonra muhalif çevrelerin marşı haline getirildi.
Özellikle darbeci, ergenekoncu grupların marşı bir silah gibi kullanmak istemeleri üzerinde özellikle durmalıyız.
Gençliğinden beri SOSYAL DEMOKRAT olduğunu her fırsatta vurgulayan bir isimdir İshak Bey. Temel atma töreninde seçtiği marş, düşüncesini gösteriyor olmasın? DEMOKRAT olduğunu son günlerde her gazete ve televizyonda sık sık dile getiren ALATON'u biraz daha tanıyalım.
Sabah Gazetesi yazarlarından Hıncal Uluç bir süre önce "Quo Vadis Alaton dostum?" başlıklı bir yazısında "İshak Alaton dostumu tanıyamaz hale geldim. ....savaşan bir lider sanki" demişti. Devamla: (İkinci Dünya Savaşı'nın hazin olaylarından biri, Struma. İshak Alaton başrolde... Ve de konuşuyor: 1942'de ülkeyi yöneten katiller.
Katiller kim? Bu cumhuriyeti kuranlar. Katiller kim? Bu ülkeyi İkinci Dünya Savaşı'na sokmayarak, o müthiş felaketin sınırlarımızdan dönmesini sağlayanlar.
Alaton, o yılları hatırlıyor. 14 yaşındaymış. Almanlar ya Türkiye'ye girecekler, Musul petrollerine inmek için. Ya Kuzey'e, Romanya ve Rusya petrollerine yönelecekler. Durum o kadar kritik. Ölüm kalım anları yaşıyoruz.
İşte o ortamda savaşa girmiyoruz... Alman, Fransız, Polonya, Avusturya, Romanya, Baltık ülkeleri, yani işgal edilen bütün topraklardaki Yahudilere ne olduysa, o.. Kim bilir hangi toplama kampına gidecektiniz, hangi gaz odasında can verecektiniz?.. "Katiller" bu ülkeyi, ama en önemlisi bu ülkenin Yahudilerini kurtardılar.. O savaşa girsek, hayatta kalır mıydınız?. İziniz kalır mıydı? O katillerin kurduğu cumhuriyet sizin yaşam hakkınızı sağladı. Size bugünkü servetinizi sağlayacak ortamlar hazırladı.. O katiller ülkeyi savaşa sokmayarak, sizin soyunuzu kurtardı.) İshak Alaton, ne hikmetse, 28 Şubat soruşturmasının genişlemesine karşıdır. Son zamanlarda "Yerli oto hayalinizi kaldırıp çöpe atın. Böyle hayallerle uğraşmayı bırakın" demesi de bir kenara yazılmalıdır.
Alaton, neden acaba 10 uncu yıl marşını seçti?

SARAN AFGANİSTAN'DA
İkinci haber:
Sadettin Saran, Kurban bayramda Afganistan'a gitti.
Herhalde mühim işleri olmalı.
Amerikan başkan yardımcısı Joe Biden'i boğazdaki evinde ağırlayan, Amerikan Bell helikopterlerinin Türkiye mümessili olan, siyaseti ve Fenerbahçe Başkanlığını düşünen Sadettin Saran, Afganistan'da ne yapmış olabilir? Yakında ne olduğunu daha iyi anlarız.

RONA YIRCALI
Üçüncü haber:
Rona Yırcalı'nın , Cunda adasında tabiat parkı içinde lisansını aldığı rüzgâr enerji santralına karşı, TUSİAD Başkanı Ümit Boyner 'hayır' kampanyasına başladı... İlginç değil mi?
Rona Yırcalı, TOBB Başkanlığı yaptı. Türk siyasetinin tanınmış bir ailesi. Yırcalı, Dış ekonomik ilişkiler Başkanlığını başarı ile götürüyor, başarılı işlere imza atıyor.
Ayvalık'ın Cunda adasında rüzgâr santralı kurmaya kalkınca, karşısına çevreciler ve Ümit Boyner çıkıyor. Bu arada RES projesini durdurmak için yasal süreçte başlatılmış durumda. Cunda adasında, çok tanınmış işadamlarının evleri bulunuyor. Onlar ne düşünüyor acaba?
Ümit Boyner, mücadeleci bir yönetici. Bakalım, Rona Yırcalı, RES konusunda direnebilecek mi?

SONUÇ:
Dünden çok farklı bambaşka bir dünyada yaşıyoruz. Küreleşme süreci inanılmaz fırsatlarla çıkıyor karşımıza. Günümüz dünyasında içe kapanma dönemi bitti.
Varlıkların sürdürülmesi ve çağın nimetlerinden yararlanılması için, yeni şeyler söyleme, yeni bir perspektifle yol alma çabası önem kazandı. Bu sürece ayak uydurabilenler ayakta kalacaklar. Ayak diretenler sistemin dışında kalacaklar.