BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 21 Ekim 2017

D-8 Zirvesi’nden Müslüman dünyaya milli mesaj...

Öncelikle, gelişen 8 Müslüman ülkeyi bir araya getiren D-8 Ekonomik İşbirliği Teşkilatı'nı kurdurup liderlik etmiş merhum Başbakan Prof. Dr.
Necmettin Erbakan'ın rahmetle yad ediyorum... Cennet mekânından seyrettiği Yeni Türkiyemiz'in sağlam ellerde, doğru yolda, parlak geleceğe yürüdüğünden gurur duyduğunu hissediyorum. D-8 İstanbul zirvesinde Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan'ın sözleri anlamlıydı, derinlikliydi, nefesleri kesecek özellikliydi. Bağımsız Türkiye'nin sesi Erdoğan'ın sözlerini tekrar tekrar, düşünerek okuyalım: "Ülkelerimiz arasındaki ticarette artık milli para birimlerimizi kullanmanın yolunu açabildiğimiz takdirde D-8 tarihinde bir devrime imza atmış olacağız. Doların, Euro'nun baskısı altında ekonomimizi eritmeye gerek yok. Milli ve yerli parayla ticaret yaparsak ülkelerimiz kazanır.
Merkez bankalarımızı bir araya getirelim." Bağımsız Türkiye'nin sesi Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan çıkıyor, gözlerinin içine baka baka "EY MÜSLÜMAN ÜLKELER, MİLLİ PARAMIZLA TİCARET YAPALIM" DİYOR. Erdoğan'ın sesi, inanınız, New York, Londra, Berlin ve Paris'te büyük ses getirecektir. Dünya baronlarının uykularını kaçırmaktadır.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, "Dünya beşten büyüktür" deyince, nefesleri kesildi.
S-400 füzelerini almak için Rusya Lideri Putin'le anlaşma yapınca, sarsıldılar. MİLLİ PARALARLA TİCARET deyince, yataklarından düştüler.




Meşru olmayan referandum sonrası Katalonya'dan çekilmeye karar veren CaixaBank ve Sabadell Bankaları, Katalanlar tarafından protesto edildi. Katalanlar dün İspanya'nın Katalonya'dan bağımsızlığını almasına izin veren anayasanın 155. maddesine gönderme yaparak bankalardan 155 Euro çekti. Hesapları kabarık olan Katalanlar ise İspanyol askerlerinin Barselona'yı aldığı 1714 yılına ithafen bin 714 Euro çekti.

DOLARIN EN BÜYÜK SİLAHLARI
Milli paralarla ticaret, inşallah yayıldıkça, ILLUMİNATİ İMPARATORLUĞU ÇÖKMEYE MAHKÛMDUR. ILLUMINATİ, pek çok ülkede siyasi rüzgârlar estiren, beğenmediği yönetimleri darbelerle, suikastlarla deviren, adam yetiştiren, görünmez devletler kuran, terörü destekleyen, kara para aklayan, savaşlar çıkaran, renkli devrimlere imza atan 15 ailenin DERİN DÜNYA DEVLETİDİR. Zirvede Rockefeller ailesi oturmaktadır. Rokckefeller, İNGİLİZ MERKEZ BANKASI ile AMERİKAN MERKEZ BANKASI FED'i yönetir. (BENJAMİN) DOLAR onların en büyük silahlarıdır. İllumınati, Doları da, Euro'yu dünyanın kanını emmekte kullanırlar. Müslüman dünyanın kanına giren, milyonlarca din kardeşimizi, yakın akrabalarımızı sömüren bunlardır.

KAVALA SEVİCİ HÜRRİYET!
George Soros'un Türkiye anahtarı Osman Kavala gözaltına alındı. Milli ve Yerli medya, olayı MANŞET/ Birinci sayfalardan verirken, Hürriyet'in birinci sayfasında ise TIK YOK. "Eski Amiral gemisinin komutanı" köşesinde, Osman Kavala için topyekûn savunmaya geçmiş. Osman Kavala seviciler de hemen ortaya çıktı. Soros'çular nasıl da birbirlerini tanıyorlar. Sorosçular, Mandacılar, PKK hayranları, Batı hempaları, Osman Kavala seviciliğinde hemen buluştular. Emperyalist Batı saflarında beraberce iş tutanlar, Sorosçular, Alman ve Amerikan vakıflarının kuklaları yaptıklarının yanlarına kalacağını sanıyorlardı. Yok, öyle bir dünya. İnşallah Taksim-Gezi kalkışmasının, 15 Temmuz Türkiye'yi işgal saldırılarının arka planı daha net ortaya çıkacak. Avrupa-Amerika, Haçlı- Siyonistler, Osman Kavala'ya sahip çıkıyorsa, doğru yoldayız demektir.

​FIKRAYAT
Atatürk, yurdumuzu ziyaret etmekte olan Yugoslav Kralı Aleksandr'ı ağırlıyordu. Dolmabahçe Sarayı'nda konuşurken konuk kral "Ekselans, biz Türkler'i çok severiz. Sevgimiz o kadar çok ki, vaktiyle Birinci Cihan Harbi'nin sonunda Lloyd George, Batı Anadolu'yu Yunanistan'a teklif etmeden evvel bize teklif etmişti. Fakat biz Yugoslavlar, Türkler'i çok sevdiğimiz için bu öneriyi kabul edip Anadolu seferine çıkmadık" dedi. Atatürk'ün krala cevabı şu oldu: "Haşmetmeap, evvela bize karşı olan sevginize teşekkür ederiz. Sonra ise, büyük geçmiş olsun derim..."

DERİN SÖZ
"Zor bir yolda yürümek mecburiyetinde olan insanlar, yolda yürümeye başlamadan önce, gönüllerinde ve zihinlerinde yürümek ve yol almak zorundadırlar. Evvela 'Bu yolu ben nasıl aşarım' korkusundan kurtularak yola çıktıklarında görürler ki, yol zor da olsa bir müddet sonra aşılmış, yürünmüş ve hedeflenin yere gidilmiştir. İşte o zaman insanların yüreklerinde aslında yolun zannedildiği kadar zahmetli olmadığına ve bütün sıkıntılı yolların aşılabileceğine dair bir iman doğar." PROF.DR. NECMETTİN ERBAKAN