Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 19 Temmuz 2019

Derin adım

TÜRKİYE'DE hemen hemen herkesin gündemi S-400'ler.
Dünyada da böyle. Merak edilen çok soru var. "Türkiye nereye gidiyor"dan, "ABD'nin yapabileceği hamle var mı"ya kadar... Bu sütunda çok kez ABD'nin iki büyük parça halinde hareket ettiğini okudunuz. Trump ve etrafında büyük kavga var. Bu mücadele genel itibariyle önemli başkentlerin hemen hemen hepsini sarmış, kuşatmış durumda. Öldürücü hamleler gelmese de yakında bu yönde adımların atılacağını görmek için gazeteci olmaya gerek de yok sanırım... Hep ABD'yi yazdık! Acaba Rusya'dan, yani yeni stratejik ortağımız olma yolunda ilerleyen ülkeden biz nasıl görünüyoruz...
BATI'ya bakma alışkanlığımız bizi esir almış olsa gerek... Biraz da Moskova'dan bakalım. Ruslar bu topraklara bakınca nasıl bir tomografi çekmekteler...
Açalım...
Öncelikle Türkiye ile ABD arasındaki ilişkiler son dönemde iyiden iyiye gerildi. Operasyonları buraya taşımaya kalksak yerimiz yetmez. Pek çok hamle üst üste geldi. Ancak YPG-PKK kartını elinden bırakmak istemeyen Washington iyice Ankara'dan uzağa düştü. Başkan Trump'ın defalarca "Çekiliyoruz. Askerlerimizin orada işi bitti" açıklamalarına rağmen tek bir ABD'li bile oradan uzaklaşmadı. KÜRT DEVLETİ KARTINA iyice sarılan Washington haliyle Ankara'yı sert bir şekilde karşısında buldu. Ve bu ABD'nin tavrı değişmediği sürece tek bir milimetre bile yerinden oynamayacak bir kuraldır, reflekstir.
Çünkü mesele sadece Suriye ile Irak ile İran ile sınırlı değildir. BÜYÜK KÜRDİSTAN MESELESİ aynı zamanda KAFKASYA'yı, Rusya'yı, Çin'i ve Orta Asya'yı da içine alacak bir depremdir. AVRASYA hedeftir. Ve ABD bunu çok iyi bilmektir. Türkiye de ABD'nin bu bildiğini bilmektedir... Bunu da FIRAT KALKANI VE ZEYTİN DALI operasyonları ile göstermiştir.
ABD'nin kafasının arkasındaki planın hayata geçemeyeceği, buna izin verilmeyeceği ilan edilmiştir...
15 Temmuz'un hemen arkasından TÜRK ASKERİNİN sınırı geçmesi BÖLGEDEKİ BÜYÜK DEPREMİ önlemiştir. Türk askeri kamasını saplayıp büyük dengeyi bozacak sarsıntıyı elinin tersiyle itmiştir.
Bütün bunlara rağmen ABD durdu mu?
Elbette hayır.
Doğu AKDENİZ kartıyla geldi.
Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi'ni güçlendirdi, cesaretlendirdi. Doğu AKDENİZ'in karışması için gereken adımları çekinmeden attı. Türkiye'nin MİLLİ çıkarlarını görmezden geldi.
Bu adım ATLANTİK ve AVRASYA cepheleşmesi olarak kendini gösterdi.
Burada da Türkiye büyük bir adım daha attı. MAVİ VATAN gövde gösterisi ile DOĞU AKDENİZ'de olabileceklerin işaretini verdi. Ankara "Milli çıkarlarımız için bir saniye bile düşünmeyiz" mesajını denizden iletti... Muhataplarına...
Yüzlerine bakarak...
Tabii bunların öncesi de vardı...
Amerika Birleşik Devletleri 15 Temmuz Kalkışması'nda başrol oynadığı için araya soğukluk giderilmeyecek biçimde girmişti. ABD kendini savunmak bile istememiş, üzerine BAŞKAN TRUMP ekonomik yaptırımlarla Türkiye'yi bir kez daha tehdit etmiştir...
Türkiye kendisine yönelik, milli birliğine ve bağımsızlığına yönelik operasyon ve saldırılardan sonra kendine bir kulvar aramak zorunda kaldı. Milli Güvenliği için gerekli olan silahları bulmak ve sınırlarnını güvende tutmak için adımlar atması gerekiyordu. Attı da... ABD zaten Türkiye'nin istediği kalibredeki silahları vermiyor, savunma AÇIKLARINA ALDIRMIYOR, BİLDİĞİNİ OKUYORDU...
Verdiklerinin bazıları da süresi ve modası geçmiş silahlar oluyordu... Bütün bunların üzerine Türkiye haklı olarak S-400 siparişi verdi ve aldı. ABD ve Trump yönetimi Türkiye'yi İHANETLE suçladı. Zaten gergin olan ilişkiler kopma noktasına geldi. İki başkent arasındaki kızgınlık yerini öfkeye ve kine bıraktı. ABD tehditlerini artırdı.
Türkiye'nin S-400 alımı stratejik ve jeopolitik nedenlerden dolayı hayata geçiyordu. Muadillerinden çok daha üstün olması konuşulması gereken ilk madde değildi.
ABD baskıyı ve tehdidi artırıyor, Türkiye de doğal olarak kendini güvende hissedeceği bir liman arıyor, buluyordu.
AVRASYA'ya geliyordu. Türkiye'ninki bir tercih değil zorunluluktu. ATLANTİK kampı içinde ekonomik, siyasi ve askeri saldırıları önleme şansı yoktu. Milli egemenliği tehdit altındaydı. Yapması gerekeni yaptı ve AVRASYA'ya geldi.
NATO içinde kaldığı sürece ABD ile askeri çatışma halinde kullanacağı silahlı sistemleri yoktu. Bu bir açmaz olarak ANKARA'nın önünde duruyordu.
Bir çözüm arayışı gerekliydi. Bu AVRASYA'yı işaret etti. Böyle bir durumda Rusya ile Çin düşünmeden Türkiye'nin yanında yer alacaktı...
KÜRESEL GÜVENLİK tezi yanlıştır. Dünyaya uzaydan bir saldırı olacağı zaman anlamlı olan bu tez yersiz kullanılmaktadır. Dünyanın herhangi bir yerinde başıbozuk adımlar varsa arkasındaki güç Amerika Birleşik Devletleri'dir! AVRUPA dahil ABD'nin bütün ortakları Washington'un saldırganlığı ile baş başadır. Bu nedenle KÜRESEL GÜVENLİKTEN değil AVRASYA'nın güvenliğinden söz etmek gerekmekte. Bu dünyanın sağlığı için elzemdir.
GÜVENLİK duruma ve ülkeye göre değişir...
DEVRİMCİ ülkelerde bu DEVRİM'in güvenliğidir. Önde tutulan devrimdir.
Küba'da böyledir. Bu Suudi Arabistan'da SALTANATTIR. İngiltere'de belki KRALİÇE'dir! Windsorlar'dır!
Türkiye'de ise KEMALİST DEVRİM ve AVRASYA'nın güvenliğidir!
Türkiye Cumhuriyeti Devleti kendi DEVLETİNİN özünü korumak istemektedir. Ve bunu yaparken de hiç düşünmeyecektir...
Moskova'dan bakılınca aşağı yukarı bunlar görülmekte. Türkiye böyle resmedilmekte...
Bu iklimde yeni siyasi akımlar, yeni ortaklıklar, yeni isimler sahne alabilir mi? Elbette alabilir. Şu aralar çok konuşulan isimlere değinmek istemem.
Ancak konuşulanlardan daha öte bir şeyler paylaşabilirim... Ve bu da önemlidir! Son dönemlerde olduğu gibi ERDOĞAN yine hedef. Artık SIR değil bu. Ancak bilinmesi gereken şu;
Erdoğan 'İstifa ediyorum' diyerek kenara çekilse bile yerine geçmesi muhtemel hiçbir kişi TÜRKİYE'nin ROTASINI DEĞİŞTİREMEYECEKTİR.
Buna gücü yetmeyecektir. Türkiye AVRASYA'ya, bu eksene bir günde gelmedi. Kimse de bir günde bu gidişatı değiştiremez. DEVLETİN KARARI BÖYLE ÇÜNKÜ... Gördüğüm bu.
NET ve KESİN! Yeni isimler de bunu bilerek sahne alsa iyi olur. Yoksa kendi aralarındaki sohbetlerin hayata geçmediğini görünce üzülürler. Ben gördüğümü aktarayım da... Gerisi "ÇIKMAYI" düşünenlerin bileceği iş...