50 bin seyirci. Görkemli bir rakip.
Bu ortamdan başı dik çıkmayı, "Aykut Kocaman'ın çektiği aşk filmi" diye yorumlayıp, alkışlanma sahnesinde Fenerbahçe'ye hakkını vermek daha yürekli olur.
* * *
Her takım iyi oynarken kaybetme özgürlüğüne sahip olabilir ama.
Hiç kimse kötü oynarken kazanma gücüne sahip değildir.
Buna da "kazanma sanatı" demek hiç abartılı olmaz.
* * *
Sezon başından beri takım ruhunun en özel temsilcisi olan Galatasaray'ı bu yenilgiyle yermiyorsak.
Bu sonucu Aykut Kocaman'ın harika manevrası olarak niteleyip;
"Fenerbahçe şampiyonluğun yüzüne fener tuttu" diye yorumlamak da yakışıklı olur.
* * *
Saracoğlu'nda 2-0 lık maçı çeviren Galatasaray'a nasıl övgüler yağdırdıysak.
Maçın içinde korku filmini andıran sahneler oluşsa da...
Pazar gecesi ateş çemberinden yara almadan geçen Fenerbahçe'yi alkışlamaktan kaçınmak da olmaz.
* * *
Gecenin en çirkin görüntüsü Mehmet Topuz'a ait.
Felipe Melo'dan sonra, Mehmet Topuz da test edilip onaylandı.
Sahanın ortasında çiş eden köpek vaziyeti almak adamlıksa, hepsini Mehmet Topuz alsın!
Efendilik; ona bu pozisyonda duvar dibi muamelesi yapmayan futbolcu arkadaşlarına kalsın!
* * *
Mehmet Topuz'a "Kangal Mehmet"diyorlarmış.
Böyle davrandığına göre...
Kangal'ın yerini, "çişini köpek gibi yapan Mehmet!" alsın!
* * *
Bu meseleye suskun kalan yöneticilere gelince...
Sportmenliğin üzerine benzin döküp yakmanın gururu da, onlara kalsın!