Tarihi 26 Ekim 2012

İki özel adam maçı kopardı

RAKİP ne kadar ilkel olsa da, takım kötüdür.
Sahaya yeniliriz korkusuyla maça çıktığı her halinden bellidir.
Bir de, siyasetin belirlediği "Kıbrıs sendromu" vardır. Ama her zaman futbolun hallerini kişiler belirler.
Dün gecenin önemli kişileri kaleci Volkan ve Egemen Korkmaz'dı.
Volkan olmasa Fenerbahçe kaybederdi.
Egemen olmasa Fenerbahçe kazanamazdı.

* * *
Maçın başındaki mücadeleye bakınca "Slow motion" çekim var zannettim. Karşıda ilkel bir rakip var.
Birinin yaptığını diğerinin bozmasına izin veren futbol anlayışına karşılık, öne çıkan tek sistem, koşulsuz disiplin.
Ama Fenerbahçe'nin böylesine içe dönük futbolunu görünce açılmaları ve Fenerbahçe kalesi önünde tehlike yaratmalarını "etki tepki yasası" saydım.
Gözlerinde büyütmekle, sahada gerçeği görmenin tepkisi.
İlk yarıda Fenerbahçe adına not edeceğimiz futbol güzelliği de yok, pozisyon da.

* * *
Aslında rakibin kendilerini pasifize etmek gibi sıkıntısı yok, Fenerbahçe takımı bunu kendisi yapıyor.
Son yarım saatteki Fenerbahçe'nin kazanmaya soyunmasını da düşünce gücü belirledi.
Kavgaya katılmak yürek işidir.
O yürekliliği de son yarım saatte gösterdi. Tel tel dökülenler toplandı.
Orta saha, kendi gücüne erişti.
Forvet enerjisiyle, rakip takımın bindirmelerinin belini kırdı.
Direnenler saflarındaki özel isimleri sıralamam gerekirse...
Volkan ve Egemen'in dışında Gökhan Gönül, Cristian, Sow derim.
Kuyt, bizleri şaşırtmaya devam ediyor, herhalde ödeyeceği faturaları biriktiriyor.

* * *
Sonuç olarak iyi oynamadan kazanmak da bir sanat.
Bu maçta puan kaybetmenin, Mönchengladbach'ın Marsilya'yı yenmesiyle hesapları beraberinde getirmesi an meselesiyken.
Fenerbahçe sadece maçı kazanmadı. Turu da kazandı.