Tarihi 20 Eylül 2018

Olacağı buydu

KARPUZLARINI kuyudan çektikleri suda soğuturdu babalar.
Sıcak ilişkiler vardı yabancıya bile kanı kaynardı eskilerin.
Mahallelerde günün çaydanlığı herkese kaynardı.
Tek başına mutlu olmaktan utanırdı anneler, yürekleri cami avlusu.
"Allah kimseyi aç bırakmasın" derlerdi, mutfaklarında pişeni ihtiyacı olan komşuya da gönderirlerdi.
***
Harçlığını herkese eşit dağıtırdı hayat.
Kimse kimseye sormazdı, "nerelisin?" diye.
Kardeşliğin eli tıka basa dolu, insanlar birbirine siperdi.
Olan olmayana verirdi, en çok okullar açılırken.
İnsanlar büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden öperdi.
***
Her mahallede bir tiyatro bir gazino.
Aziz Basmacı anası ağlayan memleketi bile güldürürdü.
Zeki Müren bir yandaydı Gönül Yazar öte yanda.
Çarşamba günleri kadınlara matine, hicaz şarkılarda gözler iki dağ gölü.
İnsanlar aşkını bir sır gibi şarkıların içinde saklardı da.
Herkesin dilinde "Fikrimin ince gülü."
***
Küçük balıkları denize geri verirdi balıkçılar.
İki palamut tek fiyata sudan ucuz.
Allah'ın suyunun bir gün parayla satılacağını nereden bilsinler.
Su testisiydi o insanlar, kırıldı.
O yüzden sevdalar kurak kaldı.
Yürekler çorak!
***
Dayatılan göçlerin körüklenen öçlerin ülkesi olduktan sonradır ki her şey değişti.
Parası olanın hukuku da oldu.
Kadınları gecelere sunan beyefendilerin itibarı arttı, çocuklara uyuşturucu satan çakallar bile caka satar hale geldi.
Birçokları suça teşvik eden teknolojinin emrine uydu!
Televizyon dizilerine yerleştirilen eli silahlı zibidilerle, jüri üyesi diye yutturulan kalbi kasıklarında atan kadınlar ve futbıoldan başka her şeyi konuşan yorumcularların saçtığı tohumlarla!
Olacağı buydu.