Tarihi 8 Temmuz 2020

Huzurevleri!

Bir huzurevinde yaşamını sürdüren yaşlı bir insanın mektubunu okuduktan sonra içim sızladı.
O yüzden cam kenarından huzurevlerine baktım, o yaşlı insanların hüznüne ve çaresizliğine.
Ve hepimizi bekleyen yaşlılık kaderinin bizleri nereye sürükleyeceğine!
*****
Onlar geriye alınmayan zamanın içindeler, şimdiki zamanın dışında!
Sürgüsü çekilmemiş bir mahpushanede belki.
Alternatif yaşam deniyor onların kaderine terk edilmişliğine.
Birçoğu kendi çadırını kurmuş da ölümü bekleyen göçebeler gibi.
Elde avuçta bir şey kalmayınca elde kaç gün kaldığını hesaplıyorlar.
Çoğu ölüm kapılarını çalmadan kırmızı ışıkta geçmeye hazır.
*****
Teknolojiyi bilmiyorlar, elle yazılmış mektuplara tebrik kartlarına özlemleri büyük.
Nüfus cüzdanları yenilenmiş ama nafile.
Gılgamış Destanı der ki; sonsuza kadar yıkılmayacak bir ev yapabilir misin?" Yapılmaz elbet.
Ama yıkılmaya yüz tutmuş evlerin arada bir ziyaret edilmesi gerekmez mi?
*****
Huzurevi deniyor da neyin huzuru acaba?
Yalnızlığın mı, çaresizliğin mi?
Bakıcıları yalan söylüyor, "iyisiniz yaşınıza göre!" Aslında ölümleri yaklaştıkça kıymete biniyorlar, başlarından savılmak istendiği için.
İmkanı olsa birçoğu kimseyi çağırmazlar cenazelerine, kendi tabutlarını kendileri taşır.
*****
Bazıları torunlarının gözlerinde eski bir masal gibi duruyor.
Bazıları durduğu yerde kuruyor yaprak gibi.
En çok bir deniz kıyısında çay içmeyi özlemişler ya da balkon sefasını.
Arada bir televizyona bakıyorlar da kötü haberlerde çivileniyorlar oturdukları yere.
Kahkaha seslerini duymayalı uzun zaman olmuş.
Şarkıları var geçmiş yıllardan kalan, herkes biri için saklamış.
İçlerinden söylüyorlar!
*****
Yüzünü cama dayayan bütün yaşlı insanlar adına yazıyorum bunları.
Onlar uzak bir kasabanın tren garında unutulmuş insanlar.
Meselenin derinine inildiği zaman insanın içi sızlıyor bu durumlarda.
Yalan değil gizli gizli ağlıyorlar.
Ama biliyoruz ki kartallar da ağlar uçurumlarda.

ADAM DEĞİLDİR!
Bir çocuk denize düştüğünde, yüzme bilmediği halde suya atlamayan.
Yere düşene elini uzatmayan.
Oyun içinde oyun çeviren, ruhunu nakde çeviren.
Haysiyetsiz kazanç uğruna muhbirlik eden.
Nereye giderse gitsin, inşaat işçisine de garsona da selam vermeyen.
Kendini kaybedince ana avrat söven.
Üç kişi bir olup bir kişiyi dövmeyi erkeklik belleyen.
İnsanların ekmeğiyle oynayan.
Adam değildir.

MUTLULUK TAKVİMİ
Çay ve simitle kahvaltı yap.
Cam kenarını saksılarla süsle.
Bağcıksız ayakkabı kullan.
Fotoğraf çek.

Bardağından içtiğim
Aşkından vazgeçtiğim
Mazinin hatırına
Sana ses etmiyorum
Bu kez halin ağlamaklı
İş işten geçti diyorum
Ziyaretçi edasıyla
Gitmeni bekliyorum
Çok sevmenin günahları
Dökülen gözyaşları
Gecelerin karanlığı
Sabahlara ödenmiştir
Seni canım bildiysem
Ölüp ölüp dirildiysem
Şimdi kalbimden sildiysem
Bütün borcum ödenmiştir
Hakkı YALÇIN