RAMAZAN'IN birinci günü öğle saatlerinde bir akordeon sesi duydum.
Evden aşağı indim çünkü çok sevdiğim bir şarkı çalıyordu.
"Hatırla Sevgili." Akordeonu çalan orta yaşlı bir adam, yanında yüzleri maskeli 8-10 yaşlarında iki çocuk.
Camlara bakıyordu adam, insanlar müzikal emekçiliğin hakkını verir mi diye.
Yanlarına doğru yaklaşırken para vereceğimi anladı ve çocuğunu bana doğru yolladı.
Babasının hakkını çocuğa verdim, çocukların hakkını da babasına yolladım.
Adam birkaç metre uzaktan teşekkür ederken şivesinden Suriyeli olduğunu anladım.
Suriye'den gelip çocukluğumun en güzel şarkısını ezberleyip çalması ilginç geldi bana.
Hayatım boyunca insan ayrımı yapmadım ama kaba saba biçimde para isteyenlerin keyfine kahyalık da yapmadım.
Trafik ışıklarında otomobillerin camlarına vurup para işareti yapan Suriyeli insanlardan farklıydı adam.
Tüm sapa yollar çaresizliğe çıkarken adam bir akordeonun içinden "sanatçı gibi" çıkıyordu.
Adamın şarkısının içinden benim çocukluğum çıktı.
Hatırla Sevgili şarkısını ilk ezberlediğimde Burgazada Yatılı İlkokulu'nda okuyordum, çamların arasında.
1960'lı yıllar insanların en güvenilir olduğu zamanlar.
Para ve teknoloji hayatımıza göz koymamış henüz.
Türk Sanat Müziği eserlerinin derinliğinde kaybolan bir toplum varken resimler de başkaydı insanlık anlayışı da.
Müziğin kalitesi ayaktayken komşuluk da ayaktaydı insanlık da.
Alçakgönüllü davranış biçiminin hükmü vardı insanlarda, aşk her şeydi para hiçbir şey.
Şarkılarda da bir sihir vardı notaların içine gizlenen.
O yıllarda şarkı söylemek sanattı, şarkıcılar insanların hayatında ışıktı.
Kimsenin karşısında eğilmeyen onurlu insanlardı onlar.
Şarkıcılara sanatçı denmesi o günlerden kalmadır zaten.
Sonrasında değer verdiğimiz bütün güzellikler bayatladı, para için her şeyi yapan magazin tilkilerine ve sonradan görme züppelere kaldı meydan!
Masumken bile özür dileyen insanların yerini, suçluyken bile gücünü gösteren zorbalar aldı.
Teknolojiyle birlikte şarkılar da bozuldu insanlar da.
Suriyeli babanın akordeonla çaldığı şarkı geçmişin güzel insanlarını ve o tertemiz yılları hatırlattığı için yazdım bu yazıyı.
Mutluluk Takvimi
Harita üzerinde ülke gez.
Marketlerde fiyatları kontrol et.
Mesafeni koru.
Duyarlı ol.
Beni aşkın yaşatır
Canım var can içinde
Hala titriyor içim
Gözlerim kan içinde
Nerdesin şimdi nerde
Çare bulunmaz derde
Anılar orta yerde
Şehir duman içinde
Özledim deli gibi
Hasret sarar içimi
Sen de sevmiştin beni
Evvel zaman içinde
Hakkı YALÇIN
Teknoloji bir elin öteki ele güvensizliği bir gözün öbür göze düşmanlığıdır.
Hal ve gidiş!
Geçen yıl bu zamanlar pandemi için yazmıştım.
"Bizler de birbirimize temas etmeyi bile çok gören virüse karşı bir bedel ödüyoruz.
Şalteri indirmeyeceğiz.
Zaman içinde "normale" dönüşümüzü" hızlandıracağız.
Yeter ki hal ve gidişimizi bozmayalım." Not: Özellikle gençlerin disiplinine ihtiyaç var.
