Tarihi 24 Mayıs 2022

Yaralı kuşlar!

İLKOKULU Burgazada Pansiyonlu İlkokulu'nda okudum.
Babasız çocukların yatılı okulu.
Hayatım boyunca devletin bana varlığını hissettirdiği tek gerçek.
1969 yılında mezun olduktan sonra hepimiz bir yerlere dağılan serçeler olduk.
Aramızda ölenler oldu kaybolanlar, yaşayanlar da kıt kanaat ama onurlu bir hayatın içinde.
Ama birbirimizi hiç kaybetmedik.
53 yıllık sevgimizle ve Burgazada'daki ayak izlerimizle hala aynı bakıyoruz birbirimize.

***

Cumartesi günü ilkokul öğretmenlerim ve arkadaşlarımla Burgazada'da buluştuk.
Okulumuzu ziyaret ettik. Okulun öğrenci bulmakta zorlandığını daha önceden biliyorduk da böyle bir gerçek kimsenin gülmediği şaka gibi geliyor bizlere.
Yatılı okul olmaktan çıkarılan ve sahipsiz bırakılan okulumuzun sıralarına oturduk.
"Biz bu okulu böyle bırakmamıştık" dedik.
53 yıldır bizleri bir arada tutan sevgi ve saygı; öğretmenlerimizin bizlere verdiği eğitimin karşılığıydı.
Hepimiz o eğitimin karşılığını öğretmenlerimize sevgi ve saygıyla ödemeye devam ediyoruz.
Sevgili öğretmenlerimiz Suna Taşkent, Sevgi Güzeldere, Türkan Gedik, Emel Urs, Serpil Mutlu, Elmas Bilgin, Selma Kaya, Sevin Bolcan, Nurten Ülkümen ve Nurten Çalışkan bütün çocukların anneleriydi.
Gözlerindeki ışık bile yollarımızı aydınlatmaya yeterdi ama ne olursa olsun bir yanımız yaralıydı.

***

O yıllar sosyal terbiyenin en değerli olduğu yıllardı, yoksulluğun onurundan zerre kadar ödün verilmediği yıllar.
Yalan söylemek ayıplanırdı, büyüklerin çocuklara zarar vermesi aklımızın ucundan bile geçmezdi, hiçbir şeyden korkmazdık ama kurallara uyardık.
"Yıldızların altında" şarkısını gökyüzünden gelmiş gibi duyardık.
Ağladığımız da olurdu, herkes aradığını en yakın arkadaşında ve öğretmeninde bulurdu.

***

Giden yıllara baktığımız zaman değerlerin lağvedildiğini ve ne çok şeyin kaybolduğunu hepimiz biliyoruz.
Kötülüğün süslendiği her türlü ahlaksızlığın parayla ve yalanla süslendiği bir dünyada eller de zalim artık, diller de.
O yüzden gözlerimiz arkada!

***

Bir şarkı yazdım da sahibini bulamadı henüz; "hangi yaralı kuş dönmüş geriye?" Bizler 53 yıldır dönüyoruz.
Şimdiki zamanda çocukların çocuk olma hakları bile kalmamışken, bizler sınıf arkadaşım Mustafa Çekal'ın organize ettiği günlerde Burgazada'da buluşuyor ve anıları tazeliyoruz.
İlkokul öğretmenlerimiz ve arkadaşlarımızla bir araya geldiğimiz zaman mazinin o büyülü sıcaklığını da her biçimde hissediyoruz.
Çünkü geride bıraktıklarımız aslında hiç terk etmediklerimiz.


İsimsiz mektuplar
Gibi bakardık
Hatıra defteri
Hasretin dili
Aşka açılırdı
Bütün perdeler
İçinden ağlardı
Sevda mendili

Bir hasret treninden
Zamansız indik
Ömürlük şarkıların
Nağmesi bizdik
Maziyi özleyen
Aşk yolcuları
O trene binmek için
Neler vermezdik

Hakkı YALÇIN

MUTLULUK TAKVİMİ
Kahveni pencere kenarında iç.
Vapurla yolculuk yap.
Çocuğunun arkadaşı ol.
İyiyle kötüyü ayır.

Zamane aşklar gibi geçip gidiyor uyduruk bahar mevsimi!

EMİNE TEKDAĞ
Komşumdu, anaçtı, bilge bir kadındı.
Yıllanmış can dostlarım Taylan, Sinan Cem ve İbrahim Şahin'in anneanneleri, Ciner Yayın Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Tekdağ'ın annesiydi.
O güzelim insan Emine Tekdağ'ı pazar günü toprağa verdik.
Bütün insanlar için yüreğinden kuşlar uçururdu da kızı Özgül annenin erken ölümünden sonra kalbine akıttı gözyaşlarını.
Eşim kanser olduğunda ilerleyen yaşına aldırmadan yemekler yaptı evimize gönderdi.
Hayat onu cennete yolcu etti.
Nur içinde yatsın.