Hasan Basri Yalçın

HASAN BASRİ YALÇIN

Tarihi 21 Ekim 2017

Negatif siyaset

Negatif siyaset diye bir kavram vardır. Kendi isteklerine göre siyaset yapmak yerine diğerlerinin taleplerine karşı siyaset yapmak anlamına kullanılır.
Mesela bir muhalefet partisi sırf iktidara muhalif olmak için hükümetin geçirmek istediği her yasaya muhalif olursa buna negatif siyaset denir. Yapıcı değil yıkıcı bir tutumu ifade eder.
Türkiye'de hep CHP'nin negatif siyaset takip ettiği ve kendi gündemini kuramadığı söylenir. Doğrudur.
Ülkede yaşanan reformların neredeyse tamamına itiraz eden bir CHP halkın kafasında böyle bir imaj bıraktı. Bu tür siyaset takip edenler köprü istemezler.
Yeni yol yapılmasından rahatsız olurlar.
Büyümeyi sağlayan gelişmeleri bile eleştirirler. Sırf karşı taraf kazanmasın diye siyaset yaparlar. Kendilerinin siyasi gündemleri olsa bile bunu negatif siyasetle dile getirirler.
Aslında bu yola düşenlerin kendilerince makul nedenleri olabilir.
Genelde iktidara gelemeyeceğini düşünenler ellerinden başka birşey gelmediğini düşündüğünde bu yola başvururlar. Aslında kazanamazlar. Daha doğrusu kaybedişin önüne geçemezler.
Ama geciktirmeye çalışırlar. O saatten sonra pek makul de kalamazlar. Genelde öfkelenir ve suçlayıcı bir dil kullanırlar.
Kerkük'te olup bitenleri düşündükçe aklıma başka birşey gelmiyor. Milyonlarca insan ülkesinin ulusal güvenliği için endişeyle ülkesini savunmaya çalışırken, şu veya bu nedenle negatif siyaseti kendine şiar edinmiş ve bu çerçevede ülkenin başına gelebilecek olanları zerre kadar önemsemeyen birçok grup var.

​ERDOĞAN KARŞITLARI
Bunlar kendi dar negatif siyasetlerinden başka hiçbir şey düşünmüyor. Kimisinin tek derdi Erdoğan. O gitsin de ne olursa olsun diye düşündüklerinden şeytanla bile anlaşır. Her konuda Erdoğan'ı eleştirecek bir nokta ararlar. Ne yapsanız kabahat. Türkiye'nin ulusal çıkarını savunmak için İran'la anlaşırsanız suçtur.
Barzani'ye yaklaşırsanız zaten suçtur.
Sorsanız mangalda kül bırakmazlar.
Türkiye gerçekçi bir siyaset izlemeli derler.
Ama gerçekçi siyaseti de zikzak olarak yaftalamaya çalışırlar. Neden Türkiye bu kadar çok taraf değiştiriyor diye sorarlar.
Sanırım Türkiye'nin başka ülkelerle katolik nikahı kıymasını bekliyorlar. Türkiye birine yanaşsın ve hep orada kalsın istiyorlar galiba. Dış politikanın altın kuralı olan herkese mesafeli ve seviyeli bir ilişki geliştirebilmek fikrini kabul etmiyorlar.
Erdoğan'a muhalef uğruna Türkiye'nin herkesle yakınlaşmasını ve aynı anda herkesle bozuşmasını da eleştirebilirler.

​BARZANİCİLER
Bu son Kerkük olayında bir de Barzaniciler çıktı ortaya. Barzani uğruna Türkiye'ye karşı negatif siyaset takip ediyorlar. Barzani yanlış hesap yaptı. Hesap Bağdat'tan döndü.
Kerkük'ü kaybetti. Şimdi belki iktidarını da kaybedecek. Ama ülkemizdeki Barzaniciler bunun suçunu da Ankara'ya yüklemenin peşinde. Kendilerinin Barzaniciliğini gizlemek için herkesi İrancı olmakla suçluyorlar. Halbuki Türkiye'nin tavrı İran'ı kutsamak olarak yorumlanamaz. Aksine Türkiye Kerkük'te her türlü oldubittiye karşı çıkıyor. Bunu ister İran yapsın ister Barzani. Türkiye huzursuzluk çıkaranın karşısında olacaktır. Ama Bazanici kafa bunu kabul etmek istemiyor. Herkes gibi kendisinin de yurtdışında bir aktöre hizmet ettiğini düşünüyor. Hayır. Ülkenin büyük çoğunluğu burada ve Türkiye'den yana. Tek referans noktası var. Türkiye.
Bu Barzanicilerin bilmesi gerekir ki bu ülke kendini Barzani'ye göre ayarlamak zorunda değil.
Bazen düşünmeden edemiyorum.
Ne kadar önemliymiş bu "yerli ve milli" kavramı. Ne var canım kim yerli ve milli değil ki diyebilirsiniz. Ama o kadar çok var ki yerli ve milli olmayan. Avrasyacı var.
Amerikancı var. Almanyacı var. Maocu var. Var oğlu var. Şimdi de her tarafımız Barzanici doldu. Belki sayıları çok değil ama sesleri herkesten fazla çıkıyor.
Bunların hepsinin ortak özelliği negatif siyaset. İster Erdoğan'a karşı olduğunu zannetsinler, ister Barzani'nin çıkarına çalışsınlar fark etmez. Sonuçta hepsi Türkiye karşısında saf tutuyor ve hepsi bu bakımdan negatif siyaset takip ediyor.