Lütfi Albayrak

LÜTFİ ALBAYRAK

Tarihi 24 Haziran 2018

Seçim komiklikleri

İşte beklenen 24 Haziran seçimleri geldi. Birazdan ya oy kullanmaya gideceksiniz ya da oyu kullandınız geldiniz.
Üzerinizdeki stresi biraz atalım. Biraz siyasetin komik taraflarından görelim.
Barbaros Uzunöner'in "Güldüren Milletvekili Anıları" kitabında, yaşanmış fıkra gibi anılar var. İşte CHP'li Rasim Çakır'a gelen bir telefon: Oğlumun arabasını çekiyorlar, sadece ehliyeti ve ruhsatı yok. Hallet şu işi be vekilim!
Erkan Mumcu-Isparta (ANAVATAN Genel Başkanı): Seçim çalışmaları için Eğridir'e tepeden bakan bir köye gittik. Karşılamada vatandaşlarla tek tek öpüşmeye başladım. Ancak 30-40 kişide bir, bir köy bekçisini öpüyordum. Sonra durumu çözdüm. Köy bekçisi bir taneymiş ama onu her öptüğümde sıranın en başına geçiyormuş ve ben hep aynı bekçiyi öpüyormuşum. Üstelik, köy halkı bir daire oluşturmuş, ben, döne döne aynı kişileri öpmüşüm.
Emin Koç-Yozgat (CHP): 1989 seçimleri öncesi muhabir olarak gittiğim Antalya mitinginde, Erdal İnönü'nün konuşma yaptığı otobüse yaklaşmak istediğim. Ama polisler beni durdurdu.
Basın kartımı çıkartmaya çalışırken, İnönü elindeki mikrofonla seslendi:
"Sayın Koç'u bırakın" Sonra bazı gazeteciler olayı algılayamadıklarından İnönü hakkında, "Ne kadar kibar biri, kurbanlık hayvana bile 'Sayın' diye sesleniyor" şeklinde yayımladılar.
Şevket Arz-Trabzon (CHP):
Trabzon'dan bir vatandaş, milletvekiline telefon açar: Vekilim yarın sizi ziyaret etmeye geleceğim.
Arz: Buyur gel… Aynı günün gecesi saat 03.00'te vatandaş tekrar arar: Vekilim, otobüs Sungurlu'da mola verdi. Geliyorum.
Reyhan Balandı-Afyon (ANAVATAN):
Balandı, milletvekili yeminini ettikten sonra annesini arar: Anne, yemin töreninde çok başarılı oldum, iyi geçti.
Balandı'nın annesi: İyi kızım, tamam da, limon sıkacağı nerede?
Osman Seyfi-Nevşehir (AKP):
Vatandaşın biri gece yarısı 02.00'de arar:
Beni tanıdınız mı?
-Seyfi: Hayır tanımadım.
- Vatandaş: Seçim zamanı olsa tanırdın ama, değil mi…
Rasim Çakır-Edirne (CHP): Bir vatandaş, telefonla arar: Vekilim, oğlumun arabasını çekecekler. Lütfen yardım et. Tüm evrakları tamam, bir tek ehliyeti ve ruhs atı yok! Bitir şu işi ne olur!
Öner Gülyeşil-Siirt (AKP):
- Kimliği meçhul bir vatandaş: Alo vekilim, beni tanıdınız mı?
- Gülyeşil: İsminizi verirseniz!..
- Vatandaş: İsmimi versem bilemezsiniz.
Hiç karşılaşmadık.
Siz bizim köyde teyzemin oğlu ile tokalaşmışsınız. Oradan tanırsınız

TÜRK SİYASETİNDEN
BİR DEMİREL GEÇTİ

Gap'ı kimseye gap diye gaptırtmam. w İşiniz vardı da biz mi aldık? (12 temmuz 1969) (İş isteyenlere)
İşsizlikten kurtulmak istiyor musunuz ? takılın peşimize. (1991 genel seçimleri öncesi miting konuşmalarından)
Kırk günde kabak yetişmez.(1978 de CHP'nin 40 günde Türkçe bilmeyen öğretmenleri alıp öğretmen yapması için demiştir.)
Ağca hapisaneden nasıl kaçmıştır?
Hapishaneler yol geçen hanına dönmüştür.
Hapishanelerden pek çok kişi kaçmıştır.
Ege bir Yunan gölü değildir. Ege bir Türk gölü de değildir. Binaenaleyh, Ege bir göl de değildir.
Yazın biz Bulgaristan'dan elektrik alıyoruz. Kışın Bulgaristan bize elektrik veriyor.
Neresini sıksaydım? İngiltere ile ilişkilerin gergin olduğu bir dönemde yapılan bir görüşmede, Bülent Ecevit'in elini sıkmasının doğruluğunu kendisine soran gazetecilere cevaben )
Su mu daha değerlidir yoksa petrol mü? Tabi ki su daha değerlidir. Çünkü petrol içilmez, ama su içilir.

ERDAL İNÖNÜ
Bir miting öncesi SHP milletvekili, İnönü'ye der ki:
- Sayın Genel Başkanım siz iyi konuşamıyorsunuz, bakın Özal'a esip gürlüyor.
İnönü "Peki ne yapacağım" der.
Milletvekili cevap verir:
- Konuşurken masaya yumruğunuzu vuracaksınız, biz şöyle partiyiz, şöyle yaparız, böyle yaparız, diye kükreyeceksiniz.
İnönü kürsüye çıkar, yumruğunu masaya vurur ve şöyle der:
- Biz öyle bir partiyiz ki, adamı...
Burada kesilir ve şöyle devam eder:
- Devamını bu arkadaş söyleyecek..
***
Erdal İnönü, ''Seni sevmeyen ölsün'' diyen vatandaşa ''Aman ölme bir oy gider'' cevabını verirken, SHP eski Genel Başkanı Aydın Güven Gürkan da Kızılcahamam mitinginde vatandaşlara ''Sevgili Kızılderililer'' deyince meydan, kahkahaya boğulmuştu.