Lütfi Albayrak

LÜTFİ ALBAYRAK

Tarihi 14 Ağustos 2019

Tatile gidip delik ceple dönenler



Tatile çıkıp kafaları tazelemek, bronzlaşmak, sevdiklerimizle güzel anlar biriktirmek istiyoruz ama tatil yerleri, elimizde ne var ne yok her şeyi almak istiyor gibi davranıyorlar...
Cebimizde deliklerle şehir yaşantısına geri dönüyoruz.
Uçak bileti mi satın alıyoruz özel uçak mı kiralıyoruz, bu nedir kardeşim?
Ne güzel tatil planları yapmıştık, mutlu mesut tatilimize gidecektik. Tatil için ayırdığımız bütçenin yarısını gidiş dönüş uçak biletine verdik...
Hop geldik havaalanına.
Çok valiz var bir taksi tutalım dedik. Taksimetreye bakmaktan yolu bulamadık.
Gitti paracıklar.
Otelde kalmak hayal oldu zaten, pansiyon tutalım dedik. Hem kahvaltısı da varmış...
Kahvaltı diye önümüze iki zeytin koydular. Kardeşim bir dilim ekmek için bile para istiyorlar bu nedir yahu???
Kahvaltımız da fiyata dahildir cümlesini duyduğumuzda hayal ettiğimiz kahvaltı kesinlikle bu değildi...
Denize inelim oooohhh ferahlayalım dedik.
Şezlong kiralamak için hop yine gitti paralar.
Sahile girmek için de para verdik. Ya bu deniz herkesin değil mi, n'apıyosunuz...
Susadık. Kuruduk kaldık. Bir şişe su alsın diye arkadaşımızı markete yolladık. Bir geldi ki surat beş karış...
Bir şişe suya 10 TL vermiş garibim...
Acıktık yemek yiyelim dedik e hadi bir restorana girelim. Restoranı satın almışız gibi hesap geldi. 5 kişi iki menüyü bölüşmüştük oysa ki...
Ölüm gibi bir şeydi ama kimse ölmedi...
Balık yiyelim dedik, üstümüzdeki evleri ipotek ettirmek zorunda kaldık.
Kılçıkları da paket yaptırdık.
Akşam bir eğlenelim ooh kurtlarımızı dökelim dedik, hesabı ödemek için kredi çekmemiz gerekti.
Ne eğlence kaldı ne keyif...
Zorlu şartlarda geçen bir iki gün sonunda 'yeter artık evimize dönelim bitsin bu çile' dedik. Hop yine taksiye paraları bayıldık.
Tatile çıkmak artık şöyle bir köşede dursun.
Tüm yıl 2 gün tatil yapabilmek için çalıştık o da burnumuzdan geldi.
Lanet olsun böyle tatil anlayışına :(

BAYRAM TADINDA ALKIŞLIYORUM
BÜYÜK bir gürültü duyup salona koşan ve televizyonu yerde görünce tam 5 yaşındaki yeğenimi azarlayacağı sırada "Sus zaten canımı zor kurtardım!" diyerek arazi olan yeğenime ve ağzının payını alınca dona kalan yengeme büyük bir alkış lütfen.
DEDEM en sert tavrı ile şöyle der her zaman; "Ben karıma iki kelime söylerim olay kapanır." Bir gün merak ettim de sordum "Nedir o iki kelime?" diye. El cevap: "Peki karıcığım."
SABAH işe hatrı sayılır bir şekilde geç kaldığımda uydurduğum bol aksiyonlu bahanemi dinleyen patronum, "Çok mu düşündün bu bahaneyi?" dediğinde, "Yoo, birden aklıma geldi." demiş olamam değil mi?
Hay dilimi...
KOCAMAN bir alkış da vapurun tuvaletinde mahsur kalıp uzun uğraşlara rağmen 4 kere Beşiktaş-Kadıköy hattını dolaşan bana gelsin. Artık beni deniz tutmuyor...
''KOMBİYİ yak anne, üşüyorum'' dedim. Elindeki bezi odamdan içeri atıp, kafama isabet ettirdikten sonra "Gel üçlü koltuğu sil, ısınırsın" dedi.
Sildim mi? Evet... Isındım mı?
Terledim bile!

EFSANE TWEETLER
@81Memmed Benim dükkan 20 metre kare pasajın içinde kuru bakliyat satıyorum nohut fasulye falan adam dükkana gelmiş yetkili kim burda diyo nohut amk
***
@_allper Az önce duşta sıcak soğuk ince ayarını yaparken o kadar uğraştım ki, musluk TRT FM çekmeye başladı.
Türkülerimiz...
***
@isfendiyar Star Wars güç uyanıyormuş.
Ben de güç uyanıyorum ama çıkıp filmini yapmıyorum erken yatsın
***
@Overlokcu12 ulan yabancı dizi izliyorum adamların bahçesinde havuz var 2 sezondur kimse girmedi benim bahçemde havuz olsa kışın montla girerim
***
@AbSurDMaN_ Çocuğa kaç doğumlusun diyorum 2002 diyor.
2002'de insan mı doğar lan,olsa olsa 2002 model araba olur. Bu doğum olayları 90'larda bitmeliydi.
***
@onderseren Mezuniyet kınası ne la.
"Yüksek yüksek lisanslara" diye türkü mü söylüyonuz

TAVUKLAR
İki tavuk markette geziyorlarmış.
Yumurta reyonuna geldiklerinde birinci tavuk diğerine 40.000 TL değerindeki yumurtaları göstererek - "Bak bunları ben yaptım" der.
Biraz daha ilerler, biraz önceki yumurtalardan daha küçük ve 30.000 tl değerindeki yumurtaları görürler.
Bu sefer diğer tavuk:
- "Bak bunları da ben yaptım, seninkilerden yapacaktım ama kocam 10.000 TL için poponu yırtmaya değmez dedi"

PARAŞÜT
Temel ile Dursun paraşüt kursuna yazılır ve hafta sonları eğitim görmektedirler.
Aradan aylar geçer ve eğitim tamamlanır. Yapılacak bir gösteri için prova yapmaktadırlar.
Uçaktan atlarlar, lakin Temel'in paraşütü açılmaz.
Dursun sorar:
- Temel, paraşütün açılmadı ne düşünüyorsun?.
- Önemli değil... Zaten gerçek değil ki, prova yapıyoruz.

NASIL ÖLDÜ
Temel'in babası vefat eder...
Cenazeye gelen bir aile dostu Temel'e sorar:
Nasıl oldu?
Cevap: 30. kattan aşağıya düştü...
Adam: Vah vah desene çok feci ölmüş...
Temel: Yok yok öyle ölmedi... tam yere düşecekken manavın tentesine çarpıp tekrar yükseldi...
Adam: Vah Vaah! Daha şiddetli çakıldı o zaman.
Temel: Yok! Karşıdaki kasabın tenteden zıpladı bu sefer karşı binanın çatısına...
Adam: Demek çatıya çarpıp öldü.
Temel: Yok ya! Çatıdan yuvarlanıp elektrik tellerine gitti...
Adam: Deme ya! Çarpıldı o zaman... Temel: Yok canım teller yaylandı babamı 200 metre yukarı fırlattı.
Adam: 200 metreden yere çakıldı öyle mi? Yazık... Temel:
Yok ya yine en baştaki bakkalın tenteye...
Adam: Orda mı öldü? Temel:
Yooo... Ordan da yine kasaba...
En sonunda bunalan adam Temel'e bağırarak sordu:
Ulan nasıl öldü bu adam?
Temel: "Baktık durmuyo...
Vurduk!"