Lütfi Albayrak

LÜTFİ ALBAYRAK

Tarihi 11 Ekim 2019

Damadı bitiren gelenekler-2

Damadı bitiren gelenekler yazımın ikinci kısmı:
Kapı tutma adeti:
Gelin almaya gelindiğinde, gelinin bulunduğu odanın ya da evin kapısı birileri tarafından tutulur, damattan istenilen para alınmadan da açılmaz. Damadın verdiği para beğenilmezse "Ooo bu kadar mı enişte yhaaa! Gül gibi kız veriyoz sanaa" cümleleri eşliğinde mükemmel bir pazarlık yapılır.
Davul-zurna: Gelin alınırken kapıda davul-zurna çalınmadan olmaz! Hatta şimdilerde işe boyut atlatıp bando ekibi isteyen bile var. Ekibin damat oynarken dibine dibine girip davula, zurnaya para sokturtmadan ayrılamaması da cabası.
Damat tıraşı: Aynı gelin saçından alınan bilmem kaç kat fiyat gibi damatlar da o günkü tıraşa normalden çok daha fazla fiyat öder. Normal fiyat alıp bahşiş isteyen de olur, seremoni haline getirip organizasyon parası alan da...
Pasta kesme merasimi:
Her mutlu olayda kutlama amacıyla pasta kesilir, buna tamamız ama düğün salonundaki çalışanların "Bıçak kesmiyor" şakalarıyla sömürdüğü damat, küfür edercesine elini cebine atar ve yalandan gülümseyerek para çıkarıp usulca pastanın üstüne bırakır.
Fotoğraf çekimi: Aaa düğün albümü olmadan olur mu hiç! Herkesin elindeki telefonlarla çektikleri fotoğraflar yetmez! Birkaç bincik bayılıp zaten her çiftin çektirdiği parkta, bahçede, sahilde, denizde fotoğraf çekilinir. Duygusal pozlar verilir. Bir koca boy çerçeve yaptırılıp evin duvarına asılır. Odadaki eşyaların hiç birine uymamasına rağmen özellikle salon veya yatak odası duvarı tercih edilir.
Albüm her gelen misafire gösterilir.
Bazı gelenekler "adettendir" yapılır. Ama öncelikle içten gelmesi, bir de damadın parası gerekir.

LÜZUMSUZ BİLGİLER
'Modenalı âşıklar' olarak bilinen, el ele tutuşan iskeletler 2 erkeğe ait çıktı.

TESPİTLİ YORUM
Kadınların alışveriş mantığı;
"Ceket almaya diye çıktım, çok güzel bi elbise gördüm.
O yüzden bu ayakkabıları aldım."

NE KADAR OLDU?
Dünya'da "canlı bombanın" tekme tokat dövüldüğü tek yer Adana olalı 3 YIL OLDU

AlkışlıYorum
1.80 boylarında, sarışın, mavi gözlüydü.
Yemek yerken bakışmaya, hatta birbirimize gülümsemeye başladık.
Derken bir şey dikkatimi çekti.
Ve oturduğum masadan kalkıp yanına gittim.
Elimi uzatıp ''Merhaba, Türk müsünüz?'' dedim, "Aaaa, nasıl anladın?" dedi şaşkın şaşkın.
"Anladım işte" diyebildim sadece.
Diyemedim ki, "Tabağındaki köfteyi önünde bıçak dururken çatalın kenarıyla kesmeye çalışıyorsun!" diye.