Tamam da...
Anayasaya uyalım derken...
Az kalsın Cumhurbaşkanı seçemiyorduk...
Anayasaya uyalım derken...
Milletin yarısının oy verdiği partiyi...
Kapatıveriyorduk kaşla göz arasında...
Meselâ...
Geçenlerde bir parti daha kapatıldı...
Seçilmiş vekiller, siyasetten yasaklandı.
Yani, seçmen yaşıyor da...
Oy'u öldü...
Alışkanlık bari yapmasa...
"-Ne demiş o parti?"
"-Şunu, bunu..."
"-Aç davayı... Kapat gitsin!.."e
Dönmese...
Oyumuz, mahkemenin çöp sepetine girmese.
Anayasa roman gibi uzun, muğlâksa...
Çağın değişimlerine bakakaldıysa...
Netice de "böyle" oluyor...
İş, "hâkimin yorumuna" kalıyor...
Terazi "gramla" tartar...
Hukuk Terazisi ise "Yorumla" tartıyor.
O zaman da "şöyle" oluyor:
"5 yorum bir kefede, 6 yorum diğerinde"
Hadi elma-armut olsa neyse de...
Ya, dava "ülke geleceği" ise?
Öyleyse, madde değişsin....
Tam da bulaşık yıkarken,
Su kesilmesin!..
Hâkime güvenimiz sonsuz...
Sonsuz da...
Salt yoruma bel bağlanacaksa...
Sonuca da bel bel bakılacaksa...
O zaman, bizi boş versinler...
Yorumları sandığa atsınlar...
Meclisi-Hükümeti kursunlar...
Tamam, "Hukuk" Devleti de...
"Demokratik" Hukuk Devleti...
