Kendisi adam gibi adamdır.
Ve çok güzel bir evlilik yaptı. Dünya iyisi Ceyda Düvenci de onu baba yaptı. Sosyal medyadaki paylaşımlarına 'Maşallah' demekten kendimi alamıyorum.
Bu güzel çift, uzun süredir hayalini kurdukları birlikte oyun yapma fikrini hayata geçiriyormuş. Oyunun adı da 'Hanım & Efendi'.
Bülent Şakrak'ın kaleme aldığı tek perdelik 'Hanım & Efendi' oyunu, kadın erkek ilişkilerini eğlenceli bir dille anlatacak. Her çiftin kendinden bir şey bulacağı oyunun yönetmenliğini ise Erkan Kolçak Köstendil yapıyormuş.
'Hanım & Efendi' ekim sonu ilk oyunuyla Berlin'de perde açtıktan sonra Türkiye'de sahnelenmeye başlayacak.
Sabırsızlıkla bekliyorum…
BAŞARI ÖYKÜSÜ
Şeyma Subaşı'nın geçenlerde bir röportajını okudum. Çok güzel konuşmuş.
Onun, dünyamıza girdiği ilk günü biliyorum. O zaman Deniz Akkaya, 'Deniz Akkaya ile Top Model' diye bir yarışma yapıyordu.
Programda yarışan Subaşı, favorimdi.
O dönem, sessizce ilerledi kendini ortalara atmadı.
Evet, ünlü ve başarılı bir adamla beraberdi; ama o, ilk tanıdığım Şeyma gibi davrandı. "Ünlü olayım" diye kendini yırtmadı.
"Neler yapabilirim?" diye elindeki imkanları düşündü. Taktik maktik gütmedi.
Kendisini olmadığı gibi göstermeye de çalışmadı.
Instagram'da gerçek hayatını yansıttı.
Orada sahte hiçbir şey yok. Onun bu doğallığını sevdiler, takip ettiler.
Onu Acun Ilıcalı sayesinde tanıdık.
Ama sonrasında kendi tarzını, sosyalliğini ve enerjisini sevdik.
Şimdi kendi ayakları üzerinde duruyor ve kendisinin İstanbul'daki Bebek semtinde 'Healthyish' adında bir kafesi var.
Miami ve New York başta olmak üzere dünyanın her yerinde sağlıklı yemeklerin ve salataların olduğu kafe trendi var.
O da gezip gördükçe sağlıklı beslenmenin, kendini genç tutmanın, daha iyi bir vücuda sahip olmanın yollarını öğrendi; kendini geliştirdi.
'Healthyish'teki mönülerin tamamı sağlıklı. 'Healthyish'te herkese iyi gelecek sağlıklı şeyler var.
Umarım uzun soluklu ve bol kazançlı olur.
SABUN KÖPÜĞÜ ŞÖHRETLER
Sosyal medya sayesinde ünlü olmak artık çok kolay. Şöhret ve kalıcı olmanın kuralları çok değişti. Zamanla her şeyi o kadar değiştiriyor ki… Eskiden tek kanallı dönemde şöhret olmak ne büyük başarıymış. O dönemin ünlüleri ne büyük emek harcamış.
Özel kanallar açılınca iş kolaylaşmış.
Sosyal medya, her ne kadar ünlü olmayı kolaylaştırsa da kalıcı bir star çıkmıyor.
Gelip geçici ünlüler, dönemsel rüzgarı arkalarına alıp sabun köpüğü gibi bir anda köpürüp sonra yok oluyorlar.
Hep aynı soruyu sorarım:
"Gökyüzündeki yıldızlara ulaşabiliyor muyuz?" Şöhrete de eskiden ulaşılmazmış. Ünlülerin albenisi ve gizli tarafları varmış. Onu sadece konserine gidince ya da sinema filmi çıktığında görebilirmişsin.
Artık sosyal medya sayesinde Hollywood yıldızları bile artık bize yakın. Bir yorum yazıp onlara ulaşabiliyorsunuz. Hatta içinizden ne geçiriyorsanız onu yazabiliyorsunuz.
Sosyal medyada bir paylaşımla şöhret olan pet çok kişi var. Ne yaptığı, ne anlattığı hiç önemli değil; nihayetinde 'ünlü'!
'Şöhret' denilen şeyi bir süreliğine yaşamış oluyorlar işte. Ancak mesele ünlü olmak değil; o ünü sürekli kılabilmek.
Besleyebilmek ve devam ettirebilmek…
