Tarihi 1 Eylül 2019

Rahat uyu teyzem

Hayatta en çok neden korkarsan başına gelir… Tecrübe ettim, o yüzden uyarıyorum sizi... Kalbinizden, ağzınızdan çıkan her cümleye dikkat edin. Evrene yayılıyor ve başınıza geliyor. Yalnızlık, onca kalabalık içinde yalnız kalmak, sevdiklerimin gitmesi! Evet, tüm sevdiklerim arka arkaya gitti. En korktuğum şey başıma geldi.
10 yaşındaydım babamı kaybettiğimde… Ardından o kadar çok sevdiğimi kaybettim ki... Son beş yılda arka arkaya annemi ardından anneannemi ve şimdi de anne yarım teyzemi...
Bundan sanırım 9 ay önce bir genetik testi yaptırmaya gittim.
Sonuçlar çıktığında doktor bana çok sağlıklı olduğumu sadece kalbime dikkat etmem gerektiğini söyledi.
Hatta doktor, böyle dikkat edersem 90 yaşına kadar yaşayabileceğimi tabii Allah'ın yazgısını kimsenin bilemediğini dile getirdi.
Doktorun ağzından 90 yaşını duyunca ben hıçkıra hıçkıra ağladım. O da bu duruma çok şaşırdı.
"Tüm sevdiklerim gidecek. Ben tek başıma ne yapacağım?" diye içsel bir duygu ile ağlamıştım.
Dedim ya onca kalabalık içinde yalnız olmak… Bu duyguyu size cümlelerle tarif etmem mümkün değil. Güven duymak, inanmak, huzur bulmak… Bunların hepsi "aile" demek benim için...
Teyzem; sağlığına dikkat eden, rutin kontrollerini check-up'larını her yıl yaptıran biriydi. Bu yılın başında yine aynı rutin kontrollerden geçerken akciğerinde bir kitleye rastlandı. Her şey o an itibariyle başladı ve teyzem ne olduğunu anlayamadığımız bir zaman diliminde akciğer kanserine yenik düştü.
Bir insanın acı çektiğini görmek, hayat dolu bir insanın tedavi sürecinde hayattan zevk almadığını görmek insanı o kadar mutsuz eden bir duygu ki... Karşında bir insan yavaş yavaş yok oluyor ve sen hiç bir şey yapamıyorsun.
Allahtan geldi, isyan etmiyorsun… Ama içinde kopan fırtına… Günümüz Türkiye'sinde hastalıkların tedavisi için her şey ileri düzeyde. Hastaneye gittiğinizde tedavi için gerçekten her şey üst düzeyde yapılıyor. Hele ki kanser tedavisi devletin tanıdığı sigorta güvencesi kapsamında iyi ilerliyor. Kemoterapi başta olmak üzere masraflar karşılanıyor.
Ama bu kanser o kadar illet bir şey ki insanların duyguları sömürülüyor.
Uygulanan tedavi pahalı değil dediğim gibi devlet karşılıyor. Ama ek takviyeler aşırı pahalı. "O da olsa iyi gelir. Bu da olsa iyi olur. Şu, şunu denedi, bu buna iyi geldi" derken harcanan para akıl almaz bir rakama ulaşıyor.
Etrafınızdaki hasta yakınlarıyla sohbetlerden "Bu hastalığın tedavisi için ev sattık, kredi çektik, tarla sattık" diye duyuyorsunuz. Bu duyduklarım imkanı olanlar, bir de imkanı olmayanlar var. O, içler acısı bir durum.
Alternatif tıpçısından şifacısına, hocasından üfükçüsüne ne önerilirse kapısını çalıyorsunuz. O ilaç, bu ilaç ne varsa bir umut deniyorsunuz. Kısaca umut tacirliği ve umut sömürüsü… Ben teyzemi yedi ay gibi bir sürede kaybettim. Ne önerildiyse denedim.
Allah ona o kadar nefes süresi vermiş… Tedavi sürecinde acı çekti, yıprandı. Doğru doktorlar elindeydik; ama Allah'tan geldi.
Her ne kadar "Kalabalıklar içinde yalnızım" desem de Allah'ın şansı kuluyum. Şükürler olsun. Bu şükür ağzımdan hiç düşmez. Acımı paylaşan, gözyaşıma ortak olan çok insan biriktirmişim.
Adını kalbime yazdıklarım o kadar çok ki… Ama öyle bir isim var ki meslek hayatımda hiç beraber iş yapmadığım; ama bana kucak açan, omzunda hıçkıra hıçkıra ağladığım Sezen Aksu… Tüm bu süreçte yanımda olup en iyisi için yol gösteren koca yürekli kadın...
Ailemdeki herkes tek tek giderken bana annelik, ablalık, kardeşlik, dostluk yapan o büyük yürek... Şimdi tek duam;
Allah onu başımdan eksik etmesin.
Allah şifa bekleyen herkese şifa versin.
İnandığım bir şey var. Tanımadığınız birilerini dualarınıza eklerseniz o dualar yerine ulaşır.
Gidenler, gittikleri yerde huzur bulsun.
Geride kalanlara da Allah sabrını verir…