Kaan Kural, "Torbadan 'Bu gelmesin' dediğimiz ne kadar takım varsa temsilcilerimizin olduğu gruplara doluşmuş. Hele Efes'inki hepten felâket. Özellikle seçilse bu kadar 'kazık' olurdu. Partizan, Malaga, Rytas, Efes'in direkt rakipleri. Elemeden gelecek takımın da çok kolay olmayacağını düşünürsek Olympiakos'un arkasında can alıp can verecek takımlar. F.Bahçe Ülker'in de işi kolay değil. Barcelona ile Siena ilk ikinin favorileri. Sarı-lacivertliler normal şartlarda Cibona ile 3-4 mücadelesi yapar. Asvel de çetin ceviz. Tek şansı Zalgiris'in dağılması. Sezona hazır girmek çok önemli. Efes geçen sezon yavaş başlamanın kurbanı olmuştu. Bu yıl gruplara bakınca daha ilk maçtan tam gaz yol almak lazım" diye raconu kesmiş.
Aksini söyleyen Gökhan German ise "22 takımın geneline baktığımızda, yüzde 90'ı kadrolarının büyük bölümünü, bazıları neredeyse tamamını değiştiriyor. İşte burada Türk takımlarının farkı, yani avantajı ortaya çıkacak. Bir kere kuralar çekildiği anda kadrosunu kurmuş, transferini bitirmiş Avrupa'daki yegane takım Efes Pilsen. Diğerleri kafalarını uzun süre kadro oluşturmaya yoracakken, onlar sorunsuz bir şekilde hazırlıklara başlayacak. Keza Fenerbahçe de öyle... Onlar da yıllardır aynı kadroyla mücadele ediyor. İskeleti korudular. Kendi istekleri dışında hiçbir oyuncuyla yollarını ayırmayacaklar. Green ve Smith'i gönderip, bir ya da 2 takviye ile yola çıkacaklar. Bu durum Fenerbahçe ve Efes Pilsen'i daha yolun başında diğerlerinden bir adım öne itiyor" diyor...
Acaba öyle mi? Seni hiç bir yere taşıyamayan, nerdeyse veteran konumundaki çekirdek kadroyu korumak avantaj mıdır?
Hele çekirdek Fenerbahçe'deki gibi bahçıvanı ile birlikte giderek tohuma kaçıyorsa.