Tarihi 30 Nisan 2012

Bu cinayetler en nihayet çözülecek...

ASELSAN cinayetlerinin arkasını aydınlatmaya çalıştığımız bu yazı dizisindeki ilk yazımızda Savcı Hasan Aykaç'tan bire bir alıntı yapmıştık. Savcı Aykaç'ın 'kovuşturmaya gerek olmadığına' dair kararın verilmesinde etkili olan gerekçelerden biri, arabanın kapılarının içeriden kilitli olmasıydı. Bu noktada şunu sormak gerekiyor: Kesiler meydana geldiğinde araç kilitli ise ki Aykaç'ın kararında arka kapı kelebek camı kırılarak kapının açıldığı ve cesedin çıkarıldığı belirtiliyor. Bu çanta nereden geldi? Kim veya kimlerce kanlar donduktan sonra sürücü koltuğu önüne yerleştirildi?

Başbilen'in arkadaşlarından aldığımız bilgiye göre, boş bulunan çantanın içinde ölümünden önce 57 saat üzerinde çalıştığı Altay Millî Tank Projesi'nin 4 ve son etabına ait sunum ve haricî bellek bulunuyordu. Tank projesi, ayrı ekipler tarafından elektronik, mekanik, silah sistemleri ve zırh olmak üzere ayrı ayrı çalışılmıştı. Şüpheli durumlar sadece çanta ile sınırlı değil.

Arka yolcu koltukları önüne serili, yıkama sonrası konan kâğıt paspasların konumu ve üzerindeki kan lekeleri de 'açıklanamaz' durumlar içeriyor. Rapora göre bu paspasların üzerindeki kan lekeleri arasında kanın akış yönleri, yoğunlukları ve oluşma mantıkları açısından hiçbir bağ yok. Arka taraftaki kan leke ve birikintileri farklı nedenlerle kendine özgü bir şekilde meydana gelmiş. Şoför koltuğunun arkasındaki yolcu koltuğu önündeki paspasın kapı tarafından ön koltuk altına doğru itilmiş olduğu da fotoğraflarda görülüyor. Arka koltuk önünde görülen iki ayrı kan lekesinin oluşum itibarıyla 90 derece, yani yere dik açıyla damladığı tespit edildi. Bu lekelerin maktulün hareket ettiği konuma, güzergâha, şoför koltuğunun konumuna ve kan serpintilerinin genel seyrine aykırı bir pozisyon ve açıda olduğu belirtildi.

Rapordaki diğer bir şüpheli durum da ön yolcu koltuğu arkasındaki kâğıt paspasın üzerindeki yoğun kan lekesi. Bu lekenin ön taraftan ya da başka yerden akıntı şeklinde olmadığı belirtiliyor.
Arabadaki kan izlerinin kriminal incelemesi, Başbilen'in boğaz ve bileklerini kendisinin kesmesi sonucu oluşacak kan izleriyle açıklanamayacak başka izlerin olduğunu ortaya koyuyor. Olayın cinayet olduğunu düşünen bir kaynağa göre Başbilen, şoför koltuğunda otururken iki kolu sürücü koltuğu üzerinden arka tarafta oturan katil tarafından tutularak zorla arkaya çekildi. Bilekleri burada ölümcül şekilde kesildi. Sonra da Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Dairesi üyelerinden olaya 'intihar' diyenlerin tereddüt kesisi olduğu yönünde kanaat bildirdiği boğaz kesisi yapıldı. Böylece, olayın intihar olarak tanımlanması için gerekçe oluşturuldu.

Katil veya katiller araçtan çıktıktan sonra Başbilen, önce şoför, sonra yolcu kapısını açma gayretine girdi. Bu sırada başı ön yolcu koltuğu boşluğundayken öldü. Kan kuruduktan sonra da içindeki kozmik sunum alınan çanta, sürücü ön koltuğu önüne atıldı. İstanbul Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu, 2007 ve 2011'de konu ile ilgili 2 ayrı rapor hazırladı. İlk raporda kurul üyelerinden 3'ü Başbilen'in ölümüne cinayet derken 5'i intihar dedi. İkinci raporda ise 2 üye 'cinayet' derken, 5 üye 'intihar' dedi...

Yarın devam edeceğiz...