Tarihi 13 Haziran 2018

Eski Türkiye mi yeni Türkiye mi?

BUGÜNDEN itibaren artık tam 10 gün kalıyor Türkiye'nin seçimine. Hep söylüyor, hep yazıyoruz; her seçim kendi içinde bir önem taşır ama bu seferki her zamankinden önemli.
Eski Türkiye ile yeni ve güçlü Türkiye arasında bir seçim yapılacak çünkü. Türkiye'yi 2002 öncesine, yani içeride zayıf enerjisini hep maşa olarak kullanılan konulara yönelten; enerjide, ekonomide, sanayide, dış politikada ve hatta iç siyasette bile dışa bağımlı bir Türkiye'yi getirmeyi vaat edenler ile bölgesel güç olmanın yanında artık Türkiye'yi küresel bir güç haline getirmenin iddiasında ve vaadinde bulunanlar arasında bir seçim yapılacak.
Son 1 aylık dönemde hemen her hafta Türkiye'nin bir bölgesine, en az 1 veya 2 şehrine gittim. Partililerle görüştüm, esnafla bir araya geldim, o kentin kanaat önderi konumundaki isimleriyle görüştüm, sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle konuştum ve gördüğüm aslında; milletin kararını verdiğidir. Siyasal tercihlerin birkaç haftada değişmeyeceği, siyaset bilimcilerin önermesi kadar pratikte bunca yıldır izlediğim seçim süreçlerinde yaşadığım ve gördüğüm somut sonuçlar arasındadır.
Bugün tüm dünyaya "One minute" diyebilen, "Dünya 5'ten büyüktür" diyebilen bir Türkiye var artık. Sadece kendi haklarını değil, mazlumların haklarını da koruyan, kollayan bir büyük güç var artık. Ve; bunun fena halde farkında olan bir millet var tabii ki. Başka söze gerek var mı?


FOTOĞRAFIN
kendi konuşuyor zaten. Başka söze gerek var mı!

YÜZYILIN PROJESİ AÇILDI
YIRMI birinci Yüzyıl'ın en önemli enerji projelerinden birisinin hayata geçirilişine tanıklık ettik dün.
Eskişehir'de Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak'ın ev sahipliğinde, Gürcistan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanlarının da katıldığı törenle Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi (TANAP) açılışından söz ediyorum.
Bölgesel enerji politikalarına yön verecek olan bu büyük proje, Türkiye'nin "enerjide stratejik ve ticaret merkezi olma özelliğinin" en önemli adımlarından biri sayılıyor.
Sadece bölgesel değil, küresel enerji piyasası ve bu piyasanın temsilcilerinin de gözünün kulağının olduğu bir proje olan TANAP'tan beklenen enerji potansiyelinin rakamsal boyutunu paylaşırsak ne demek istediğimiz daha net anlaşılabilecek.
Azerbaycan'ın Şahdeniz sahasından çıkartılacak toplam 1 trilyon 200 milyon metreküplük doğalgaz akışını gerçekleştirecek bu hat, 2020'de 16 milyar, 2023'te 23 milyar, 2026'da da 31 milyar metreküpe çıkarılacak.
Projenin güzergahı, Türkiye- Gürcistan sınırından başlayıp Türkiye-Yunanistan sınırına kadar uzanıyor. Ardahan'dan başlayıp Edirne'ye kadar Türkiye'deki 20 ilden geçecek olan güzergah, buradan da Avrupa ülkelerine yani Hazar'dan Avrupa'ya doğrudan ilk enerji hattı olma özelliğini de taşıyacak.

KÜRESEL DENGE ÜLKE TÜRKİYE
YÜZYILIN projesi TANAP, sadece enerji alanında bölgesel bir güce işaret etmiyor. Aynı zamanda tüm paydaşlara hizmet eden bölgesel işbirliğinin tarihi bir örneği konumunda. Proje her yönüyle ve tüm paydaşları için kazan-kazan anlamına geliyor. Hatta biraz daha ileri gidip proje küresel refaha, barışa ve huzura da katkıda bulunacak demek doğru olacaktır. TANAP ile birlikte 2020 itibarıyla 10 milyar metreküp Azeri doğalgazını, Avrupa ülkelerine doğalgaz aktaracak hat olan Trans Adriyatik Boru Hattı'na (TAP) iletebileceğiz. Bu projenin en önemli 2 destekçisi var; ilki Cumhurbaşkanı Erdoğan, diğeri de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak. Projenin hesaplanandan daha çabuk ilerlemesi ve ilgili ülkeler arasındaki uyum ve işbirliğini usta bir diplomasi ile yöneten Bakan Albayrak'ın TANAP ve devamında milli ve yerli enerji hedefiyle bölgesel güç olma yolundaki Türkiye hedeflerine yönelik şu sözleri hayli anlamlı: "2018'de çok daha güçlü bir enerji politikaları hedefledik. Milli enerji ve maden politikası kapsamında çok büyük ivme yakalandı. 25 Haziran sabahı Türkiye'nin hedeflerine ulaşmak için kurguladığı bütün projeleri hayata geçirmek için enerji ve diğer tüm sektörlerde yepyeni bir başarı hikayesi yazılması için başlangıç da olacak."

DERİN SÖZ
BAŞARIYA ulaşamayanların yüzde 90'ı yenilgiye uğramamıştır. Sadece pes etmişlerdir. PAUL J. MEYER