Tarihi 29 Ağustos 2018

Ustanın siyaseti, siyasetin ustası

SON 5 yıldır Türkiye'ye siyasi ve ekonomik ve hatta darbe kalkışmasına varacak kadar operasyon yapmaya kalkan dış ülkeler ve onların içerideki işbirlikçileri, her seferinde hüsrana uğradıkları halde bir türlü vazgeçmediler.
Ekonominin hiçbir teorik ve uygulamalı göstergesiyle açıklanamayan döviz kuru üzerinden yapılan saldırı da öncelikle Başkan Erdoğan'ın güçlü liderliği, ekonomideki ustalığını kanıtlayan Hazine-Maliye Bakanı Berat Albayrak, güçlü siyasi desteğin yanında elbette milletin de inancı ve desteğiyle püskürtüldü.
Her şerden bir hayır çıkar derler; bu sahte operasyon başarılı olamadığı gibi tam tersine büyük ve güçlü Türkiye yolunda bizim lehimize sonuçlar da doğurdu.
Son bir yıldır neredeyse kopma noktasına gelen AB ile ilişkiler yeniden düzelme yoluna girdi.
Ekonomi ve döviz kuru üzerinden ABD'nin yaptığı saldırıya karşı ilk destek açıklamalarının bizzat AB'den geldiğini de hatırlatalım.
Bu arada, bu krizin yönetilmesinde Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın hem diplomatik hem ekonomik temaslarının etkisini tekrar belirtmeden geçmek olmaz.
Kısa bir süre öncesinde ziyaret ettiği Çin'den 3.6 milyar dolarlık kredi müjdesi veren Bakan Albayrak, AB açılımının da mimarlarından.
Önceki gün Paris'te bir araya geldiği Ekonomi ve Finans Bakanı Bruno Le Marine ile görüşmesinin sonunda; ABD'nin Türkiye ve AB'ye yönelik tüm saldırılarına karşı birlikte hareket etme kararı alınması başlı başına çok önemli bir gelişme.
Her zaman söylüyoruz; diplomasi doğru yürütüldüğü vakit, en güçlü silahtır.
Sizinle ilgili tuzakları çok kolaylıkla bertaraf edebileceğiniz gibi, yeni işbirliklerin de önü açılmış olur; yani krizden fırsat çıkarmak sağlanabilir.
ABD'nin Türkiye'nin de aralarında bulunduğu Avrupa ve diğer pek çok ülkeye yaptığı keyfi yaptırımlar ve operasyonları, pek çok ülke nezdinde itibar kaybına ve yalnızlaşmasına sebep oldu.
Bu fırsatı da iyi değerlendiren Türkiye, çok doğru ve çok yeni başka fırsatların da kapılarını aralamış oldu.
Sıklıkla söylediğimizi tekrarlayalım; Onlar kaybetti.
Biz kazandık...



TÜRKİYE hakkında art arda küstah açıklamalarda bulunan Trump'ın batışı Time kapağında.​

​Kılıçdaroğlu veliahtını belirledi mi?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun partinin yetkili kurulları için uzun süredir yaptığı tercihlerle ilgili ciddi bir rahatsızlık olduğu çok ortada.
2010-2011 yıllarında kendilerine 10 Aralık Hareketi ismini veren ve yeni bir sol oluşum için epey gayret gösteren ekibin en önemli isimleri; Prof. Dr.
Burhan Şenatalar, Oğuz Kağan Salıcı ve Canan Kaftancıoğlu idi. Ve bu grubun en dikkat çeken açıklaması;
"CHP'nin kapatılması gerektiği" çağrısı idi.
Epey ses getiren bu açıklamadan çok kısa bir süre sonra CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Burhan Şenatalar'ı önce PM'ye, sonra da Genel Başkan Yardımcılığına taşıdı.
Bunun hemen ardından Oğuz Kağan Salıcı'yı önce İstanbul İl Başkanı, ardından da milletvekili, PM üyesi ve şu anda da en güçlü Genel Başkan Yardımcılarından birisi yaptı.
Bu da yetmedi; Canan Kaftancıoğlu İstanbul İl Başkanı seçildi.
Yıllardır iktidara hasret olsalar bile özveri ile partilerine sahip çıkan parti örgütünün çok büyük çoğunluğu da; kendileri yerine CHP'nin kapatılmasını isteyen bu ekibe neden hem teşkilatların hem parti yönetiminin teslim edildiğini anlamakta güçlük çekiyorlar.
Kılıçdaroğlu'nun, 10 Aralık Hareketi temsilcileri ile neden böyle bir işbirliğiyle ilgili perde gerisinde ne tür detaylar olduğu merak ediliyor.
Kulislere bakarsanız;
Mart 2019'daki yerel seçim sonrasında Kılıçdaroğlu Genel Başkanlığı bırakacak ve kendisinden sonraki veliahtı seçti:
Oğuz Kağan Salıcı. 24 Haziran seçimlerine kadar veliahtı olarak gösterilen Bülent Tezcan'ın, parti içi kurultay sürecinde kurban olarak verilmesinin ardından Kılıçdaroğlu'nun desteğini Salıcı'ya çevirdiği konuşuluyor.
Delegenin 5'te birini elinde tutan İstanbul örgütünün lideri konumundaki İl Başkanı Kaftancıoğlu'nun, Salıcı ile hem halef selef hem 10 Aralık Hareketi'nden bu yana aynı ekipten olması da, delegenin önemli desteğinin hazır olması anlamına geldiği belirtiliyor.
Tüm bu konuşulan kulislere bakıldığında, Mart'taki yerel seçimler sonrasında CHP'de siyaset kazanı tekrar kaynamaya başlayacak..

DERİN SÖZ:
DÜNYADA kazanmanın iki yolu vardır: Kendi aklından faydalanmak, başkalarının akılsızlığından faydalanmak... VOLTAİRE