Tarihi 21 Ocak 2010

"Tek başkent"

Geçen cumartesi günü İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti kutlamalarını görkemli bir açılışla kutladık. Haliç Kongre Merkezi'ndeki tören öncesi kokteylde Katar Kültür Bakanı ile tanıştım.
Bakan Hamad Al Kawari ve üç kişilik ekibi Katar İstanbul Başkonsolosu ile birlikte dururken uzaktan onlara doğru bakıyorduk; çalıştığım iletişim ajansının ortağı Selin ile. İki sarışın kadın geleneksel kıyafetleriyle boy gösterisi yapan gruba doğru bakıyor gibi bir görüntü çiziyorduk; o sırada gidip nasıl konuşsam, fotoğraf çekmeme izin verirler mi, İstanbul hakkında ne düşünüyorlar diye sorsam gibi fikirler uçuşuyordu bende.
Bakan, Türk bir baba-oğulla sohbet etti. Sonra yanına ben gittim. Elimi uzatsam tokalaşır mı, rahatsızlık duyar mı diye endişelenirken Bakan'ın kendisi önce elini uzattı, gülümseyen bir ifadeyle. Kendimi tanıttım, "Ben Ece, gazeteci ve yaza..." diyordum ki cümlemi bitirmeden bana "Sizi tanıyorum, kitabınız nasıl gidiyor?" dedi. Ben tabii şok haline geçtim. İlk tepkim "Nereden duydunuz?" oldu. Gülümsedi ve az önceki Türkler'den öğrendiğini söyledi. Hıza bakın, istihbarata bakın, maşallah.
Son romanım "Öteki"yi detaylı bir şekilde sordu; "Umarım verdiğiniz mesaj doğrudur" dedi. Ben de "Elbette, kimin kafasına ne örttüğü, ne taktığı önemli değil" bazındaki hoşgörü mesajımı yineledim. Ayrıca Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız'a imzalı kitabımı verdiğimi ve beğendiklerini söylediğimde nedense rahatladı, "Ha tamam o zaman" dedi.
Gayet iyi bir İngilizce ile asıl yanına gidiş sebebim olan sorumu yanıtladı, "İstanbul çok özel; birçok kültürün başkenti olabilecek tek şehir. Hem İslam dünyasının hem de Avrupa'nın başkenti."