Tarihi 12 Ocak 2018

Siyasette CHP geleneği

CHP Kurultay'ı yaklaşıyor. Şubat ayında delegeler toplanacaklar ve genel başkan seçimi olacak. Genel kanaat Kemal Kılıçdaroğlu'nun karşısına aday çıkmayacağı, çıksa da başarı şansının düşük olduğu yönünde. Sebebi de çok açık: Kılıçdaroğlu uzun süredir devam eden genel başkanlığı boyunca delegeleri eş, dost, ahbap, akrabadan toparladı.
Genel başkanı seçecek delegelerin büyük çoğunluğu Kılıçdaroğlu'nun adamı. Kemal bey istemezse partide yaprak kımıldamaz.
Aslında bu bir CHP geleneği. Hizipler ve kurultaylar partisi CHP'de genel başkan olan kişinin ilk hedefi, iktidar alternatifi olacak politikalar üretmek olmuyor. İlk hedef kendi genel başkanlık iktidarına alternatif olacakları saf dışı bırakmak oluyor. Bunun da en kestirme yolu delegeyi avuçlarının içerisine almak.
Bakmayın adalet ve demokrasi diyerek yollara düştüğüne, tek adam rejimi var diye söylendiğine; Kemal Kılıçdaroğlu CHP'de, kendinden önceki genel başkanlar gibi, adaleti ve demokrasiyi ayaklar altına alarak tek adam rejimi kurmuştur. Peki Kılıçdaroğlu'nun iktidarı nasıl yıkılır?
Can yakıcı bir soru bu! Öncelikle CHP'nin genel başkan değişiminin CHP'lilerin meselesi olduğunu not etmek gerekiyor. CHP'liler kimi partinin liderlik koltuğuna oturtmak istiyorsa onu oturtabilmeliler. Ama maalesef delege mühendisliği buna engel oluyor. Yani siyasetin olağan akışına yapılan dış müdahaleler buna müsaade etmiyor.
Hal böyle olunca da parti başka dış müdahalelere açık geliyor. Baykal'ın CHP genel başkanlığından uzaklaşma sürecinde tam da böyle oldu.
İnşallah bir daha olmaz. Sadece CHP'de değil tüm partilerde genel başkan değişimi partinin ve siyasetin bir meselesi olarak kalır

KILIÇDAROĞLU KOLTUĞUNU SAĞLAMA ALDIKÇA CHP RADİKALLEŞİYOR
Kılıçdaroğlu'nun delege operasyonu öncekilerden farklı. Bir zamanlar CHP Kemalist ve devletçi bir partiyken genel başkanların ismi, etrafındaki çıkar grubu değişse de ideolojisi değişmezdi. Her gelen genel başkan çağdaşlık, Atatürk, altı ok, modernlik, batı vb. gibi ezberleri tekrarlardı.
Liderlik yarışının siyasi veya ideolojik bir arka planı yoktu. Temel soru gücü kimin eline geçireceğiydi.
Ancak son süreçte CHP'de yaşanan delege dönüşümü bundan ibaret değil. Kılıçdaroğlu'nun koltuğunu sağlama almak istemesi tüm tartışmanın görünen yüzü. Görünenin arkasında ideolojik nedenler de var. Kılıçdaroğlu CHP'si geleneksel kodlarından oldukça uzaklaşmış bir parti. Arada sırada eski alışkanlıklar nüksedip altı ok, laiklik, çağdaşlık laflarını ağızlarına alsalar da, parti devletçi kodlarından oldukça uzaklaştı.
Kılıçdaroğlu CHP'si PKK'nın siyasi uzantısı HDP'ye ve mezhepçi terör örgütlerine oldukça yakın. Günden güne devletçi çizgiden, toplumun merkezinden uzaklaşan ve buna paralel olarak radikalleşen bir CHP var artık karşımızda.
İşte son günlerde her gün bir yenisini gördüğümüz CHP'nin yerel teşkilatlarındaki kurultay kavgaları da bu radikalleşmenin bir göstergesi.
Partinin tek tük kalmış geleneksel tabanı ve teşkilatları CHP'den tasfiye ediliyor. Yerlerine de Kılıçdaroğlu'nun adamları, yani mezhepçi ve radikaller geliyor. Böylece Kılıçdaroğlu hem muhtemel parti içi muhalefeti saf dışı bırakıp koltuğunu sağlamlaştırıyor hem de inceden ve derinden CHP'yi dönüştürüyor.
O kadar kavganın, dövüşün, birbirini darp eden insanların, havalarda uçuşan sandalyelerin nedeni bu; bir yandan iktidarı sağlama almak diğer yandan da CHP'yi dönüştürmek.
Tabii karşı taraf da kendi iktidarını tesis etmek ve CHP'yi içerisine düştüğü savrulmadan kurtarmak istiyor.

Cevabı Belli Soru
AK Parti ve MHP'nin işbirliği "Cumhur ittifakı" veya "yerli ve milli ittifak" olarak isimlendiriliyor. Peki CHP-HDP işbirliğine ne diyeceğiz?