1984 yılında beri servetinin büyük bir kısmını -ki milyar dolarla ifade ediliyor- sözde hayr işlerine (!) ayırmış.
Dünya üzerinde 120'den fazla ülkede faaliyet gösteriyor. Bu hayr sever Sorosçuk, 1992'de İngilizlerin Kara Çarşamba'sında, İngiliz sterlini çökerken 1 milyar dolar kazandı. İngilizlerin hür iradeleriyle karar verdikleri Brexit sürecini engellemek için 400 bin sterlin harcadı. Polonya'da "dünyanın en tehlikeli adamı" olarak mimlendi.
ABD'de eşcinsel hakları için kefenin ağzını açtı. 2016 ABD başkanlık seçimlerinde Hillary Clinton kampanyasına 10 milyon dolar bağış yaptı. Trump'a karşı düzenlenen kadın eylemlerinin planlayıcısı ve yürütücüsü olarak gündemdeydi. Breitbart, Soros için "kendi kişisel serveti için hükümetlerin istikrarına karşı faaliyetlerde bulunur ve solcu kampanyaları destekler" ifadelerine yer verdi.
Rusya, 2015 yılında Açık Toplum Vakfı'nın faaliyetlerini sonlandırdı.
Örnekler çoğaltılabilir...
Arif olana bir söz kâfidir.
Sorosçuğun müthiş bir hayr sever, Açık Toplum Vakfı'nın da dünyayı pespembe mutluluklar diyarına çevirecek kadar masum olmadığı az buçuk ortada. 2008 yılında kurulan Açık Toplum Vakfı, Türkiye'de Açık Toplum Enstitüsü adıyla 2001'den bu yana faaliyetlerini sürdürüyordu.
Türkiye'de LGBTİ hareketinin dallanıp budaklanması için ciddi destekler verdi. Konferanslar, seminerler hatta projeleri hayata geçirdi. Eylemleri örgütledi, finans desteği sağladı. Gezi Parkı Şiddet Eylemleri'nin maddimanevi baş destekçisi oldu.
Sorosçuk, Gezi Parkı Şiddet Eylemleri'nin başfinansörü, Açık Toplum Vakfı'nın yönetim kurulu üyeliğini yapan Osman Kavala ise başaktörlerinden biriydi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan "Gezi olaylarında teröristlerin finans kaynağı olan bir kişi" olarak Kavala'yı, "dünyada milletleri bölmek, parçalamakla adeta birilerini görevlendiren, parası bol ve bu paraları da bu şekilde tüketen birisi" şeklinde ise Soros'u işaret etmişti.
Son günlerde, Soros ile ilgili bir haber daha gündeme geldi.
Kavala'nın yönettiği vakfın genel müdürü Gökçe Tüylüoğlu'nun, Gezi sonrası Soros ile evinde, danışma kurulu üyesi İshak Alaton'un ise FETÖ elebaşı Gülen ile telefonda görüştüğü ortaya çıktı. Tabi ki şaşırmadık!
Türkiye düşmanlarının aynı safta yer alması, bizi neden şaşırtsın?
Türkiye bu sefer şaşırmadı.
Süreci en ince ayrıntısına kadar adım adım takip etti.
İzledi.
Bu sefer şaşıran onlar oldu.
Türkiye oyunu gördü. Hamlesini yaptı. Türkiye düşmanları da Türkiye'de kepenk kapatmak zorunda kaldı!
