Tarihi 8 Nisan 2019

Ya zafer ya komedi

CHP'NİN İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu İstanbul'da yaşanan oyların yeniden sayılması sürecini öyle bir hale getirdi ki insan ister istemez, gerçek niyeti tam olarak nedir diye kuşkulanıyor. Her gün açıklamalar yapması, insanları "bakın bu işin sonu kötü olur" diye tehdit etmesi, "mazbatamı verin" sayıklamaları, sağa sola belediye başkanı diye imza atmalar...
Ortada kazanılmış fakat verilmeyen bir belediye başkanlığı olsa buna Mansur Yavaş'ın daha fazla itiraz etmesi beklenir. AK Parti sonuçlara Ankara'da da itiraz etti. Orada da yeniden sayım süreci yaşanıyor. Üstelik İstanbul ile mukayese edildiğinde Ankara'da iki parti arasındaki fark daha büyük. Haydi lafı uzatmadan söyleyelim; İstanbul'da sayımın neticesinden ne çıkacağı belli olmaz ama Ankara'da Mansur Yavaş'ın işi daha garanti duruyor.
Ama Yavaş İmamoğlu gibi toplumu germiyor. İmamoğlu'nun ne yaptığı belli. Tipik CHP'li gibi hareket ediyor. Toplumu gererek, kavgayı, kaosu, çatışmayı ve ötekileşmeyi besleyerek kendisini ön plana çıkartmaya çalışıyor. Peki tüm bunlardan amacı nedir İmamoğlu'nun?
Seçim kampanyasının o çiçek çocuğu neden birden toplumu germeye başladı? İki lafının biri "hepinizi seviyorum, kavga yok, dışlama yok" olan İmamoğlu neden şimdi toplumu geriyor?
İki nedeni var. Birincisi korku.
İmamoğlu seçimi kaybetmiş olma ihtimalinden korkuyor.
Yani aslında AK Parti'nin itirazının ne kadar haklı olduğunu biliyor. Oylar yeniden sayıldıkça aradaki farkın kapandığı ortada.
İşin sonunda AK Parti'nin ipi göğüslemesi İmamoğlu'na da muhtemel geliyor. Bu nedenle oylar sayılmasın istiyor ve süreci baltalamak, huzuru kaçırmak için elinden geleni yapıyor.
İkincisi İmamoğlu CHP'deki liderlik boşluğuna gözünü dikmiş durumda. İstanbul'da seçim kazanmak için "makul politikacı" imajı çizmek gerekiyordu. Ama CHP'de genel başkanlık seçimi kazanmak için tipik bir CHP'li gibi hareket etmek gerekiyor.
CHP tabanına merak etmeyin "genel başkan olursam işte böyle yırtıcı, kavgacı ve uzlaşmaz olacağım" mesajı veriyor.
İlk bakışta akıllıca gözüken bu taktiğin çok temel bir açmazı var; İmamoğlu henüz seçimi kazanmadı. Seçimi kazanırsa da önünde uzun fakat meşakkatli bir yol var. O da İstanbul'u yönetmek. Eğer seçimi kazanır da belediye başkanı olursa İmamoğlu bugün tadını çıkardığı iki farklı söylemin esiri olacak ve İstanbul'u yönetmesi zorlaşacak.
CHP İmamoğlu'ndan sert devam etmesini bekleyecek.
Sosyal belediyecilik alanında CHP'nin ideolojik kodlarını ön plana çıkartan bir belediyecilik performansı talep edecek.
İmamoğlu'nun ise belediye meclisindeki durumu malum.
Azınlıktan da az bir durumda mecliste. Hal böyle olunca belediyeyi yönetmek için AK Parti ile uzlaşması gerekecek. AK Parti ile uzlaşmak için daha makul bir çizgi takip etmek isteyecek.
Bakalım CHP buna izin verecek mi?
Bunların hepsini bekleyip göreceğiz. Ama önce seçimin sonucunu bekleyeceğiz.
Bakalım İmamoğlu seçimi kazanacak mı yoksa "Mazbatamı verin" nakaratı ile anılan bir mizah unsuruna mı dönüşecek!