Bir de 16 milyon İstanbullu tutturdu.
Binali Yıldırım seçimde 4 milyon seçmenin oyunu almış, CHP'li adaysa Binali Yıldırım'dan sadece 13 bin oy fazla almış. Ben almış diye yazayım siz çalmış diye de okuyabilirsiniz.
Şimdi çalıntı oylarla aldığı 13 bin farka dayanarak 16 milyon İstanbullu'ya sahip çıkıyor CHP'li İmamoğlu. "Ben 16 milyon İstanbullu'nun başkanıyım, hepsini temsil ediyorum, hepsini seviyorum" diyor.
Başkan değilsin, CHP'nin adayısın!
Doğrudur birkaç hafta başkanlık yaptın ama oyların çalındığı YSK tarafından tescil edildi ve mazbatan iptal edildi!
Gelelim esas meselemize;
CHP'li İmamoğlu seviyormuş, beni de seviyormuş. Kendisi söyledi.
Madem bana olan sevgisini açık etti, benim de bir karşılık vermem gerekir.
Buyurun cevabım; beni sevme CHP'li, sen sevme CHP'li!
Demirtaş'ın çizgisini beğeniyorsan beni sevme.
Milli ve manevi değerlerin düşmanı Canan Kaftancıoğlu ile aynı sofraya oturup, dua şov yapıyorsan beni sevme.
Dağdaki teröristler sana destek açıklaması yapıyor. Sen bundan alınmıyorsan 'bu terörist benim kampanyamı baltalamak, beni itibarsızlaştırmak için bu açıklamayı yapıyor' demiyorsan, beni sevme.
FETÖ'cü Emre Uslu her gün sana akıl veriyor. Ne yaparsan seçimi kazanırsın, anlatıp duruyor. Senden ses yok! Emre Uslu'ya haddini bildirmeyeceksen, beni sevme.
Bir de Yunan basını meselesi var.
Adamlar neredeyse seni desteklemek için Atina'da miting yapacaklar. Yıllardır 'Ne yapsak da Türkiye'nin başına bir çorap örsek' diye çabalayan ne kadar Türkiye düşmanı, Avrupalı siyasetçi varsa seni tebrik ediyor. Tüm bu tebrikler, destekler, kutlamalar izzetine dokunmuyorsa beni sevme.
Şarkı 'sev kardeşim' dese de sen sevme.
Çünkü sen sevince tadını kaçırıyorsun. Çünkü sevgi senin zannettiğin şey değil. Ortalık malı hiç değil. Parasını verip reklam ajansından satın alınamaz. Siyasetin malzemesi zaten olamaz. İçine hırsızlık ve yalan bulaşamaz.
