Tarihi 17 Haziran 2019

‘Küskünleri’ ne yapmalı?

MALUMUNUZ bu seçimin en önemli meselelerinden biri de sandığa gitmeyen küskün seçmenler.
İki aday arasındaki farkın birkaç bin olduğunu hepimiz biliyoruz. Hal böyle olunca daha önce AK Parti'ye oy vermiş ama çeşitli nedenlerle son İstanbul seçimlerinde sandığa gitmemiş seçmenin oyu çok kıymetli.
Katıldığı televizyon programlarında Binali Yıldırım'a bu konu sıkça soruluyor. Siyasetçi için zor bir soru.
Küskün seçmenlerin varlığını kabul etse bu dolaylı yoldan partisinin hatasını kabullenmek anlamına gelecek. Görüntüyü kurtarmak için 'yok efendim, AK Parti'nin küskün seçmeni filan yok' dese küskün seçmenin gönlünü fethedemeyecek.
Binali Yıldırım ise bu soruya şık bir vücut çalımı ile karşılık veriyor. 'Biz AK Parti'yiz, biz de küskünlük olmaz' diyor. Hemen arkasından küskün seçmenin varlığını inkar etmemek için 'sitemi olanlar olabilir' diyor. Giriş ve gelişme tamam, sıra geldi sonuca.
Sonuç kısmında ise 'Sitem sevgiden kaynaklanır. Vatandaşımız bizi sevdiği için sitem edebilir ama ben günün sonunda seçimde partimizi destekleyeceklerine inanıyorum' diyor.
Zaten bir siyasetçinin yapması gereken bu. Özellikle AK Parti siyasetinde gönüllere girmek en başından beri temel ilkelerden birisi oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan liderin gönüllere girmesinin canlı örneği oldu ve partisine sık sık bu konuda tavsiyelerde bulundu.
Gerçekten de küskün seçmen 23 Haziran'da sandığa gidip AK Parti'ye oyunu verecektir. Partisine sitem etmek için haklı veya haksız gerekçeleri olabilir. 17 yıldır kesintisiz iktidarda olan bir kitle partisinin zaman içerisinde diğerleri kadar başarılı performans sergileyemediği alanlar mutlaka olacaktır. Tam da bu nedenle AK Parti sürekli yenilenme şiarı ile hareket ediyor.
Her seçimde ve kongre de partinin hemen her kademesinde değişim oluyor. Erdoğan'ın deyimi ile yorulanlara biraz istirahat veriliyor, görev bekleyenler onların yerini alıyor. Bu yenilenme birilerinin keyfine göre değil Türkiye'nin ve partinin ihtiyaçlarına göre yapılıyor.
Erdoğan yol arkadaşlarının her zaman arkasında duruyor. Birileri istedi diye kelle vermiyor. Medyatik linç kampanyalarına uyup insan israf etmiyor. Örneğin 31 Mart'tan sonra yükselen kabine revizyonu laflarına, 'birileri istedi diye kabineyi değiştirmem' diyerek cevap verdi.
Ve tabii ki küskünlük namına ortaya sürülen bahanelerin bir kısmı, hatta önemli bir kısmı, samimi değil.
Zihni çoktan AK Parti'nin dışına çıkmış, bedeni ise bugün yarın kendisini partiden ayıracak olan bazı zevat küskünlük namı altında fitne ateşini körüklüyor. Kendi şahsi çıkarlarını, istedikleri makamı elde edememelerini küskünlük, ilke, ahlak olarak pazarlamaya çalışıyorlar. Küskün seçmenin bir kısmı da bu negatif propagandanın etkisinde kalıyor. Daha iyinin peşine düştüğünü zannederken birilerinin dar menfaatine malzeme oluyor.
Ama sonuç değişmez; gerekçesi haklı veya haksız olsun her durumda küskün seçmen ikna edilmeli. İkna etmenin yolu da bağırmak, çağırmak, suçlamak ve öfkelenmek değil gönüllere girmek, gönüller yapmak, AK Parti hareketinin temel ilkelerini bıkmadan usanmadan hatırlatmak, muhafazakar siyasetin ve toplum kesimlerinin kazanımlarının önemini vurgulamaktır.
Erdoğan siyaseti bunu gerektirir.
Aksi davranışlar davaya değil başka çıkarlara hizmet eder!