Tarihi 10 Şubat 2020

Uyanık olmalı, siyaseti savunmalı

YASET iki taraflı bir kıskaca hapsedilmeye çalışılıyor. Bir taraftan alışık olduğumuz bir süreç işliyor. Meşru siyasetin sınırları ısrarla daraltılmaya çalışılıyor.
FETÖ'nün siyasi ayağı üzerinden yürütülen tartışma bunun örneği.
Tartışmanın amacı ne FETÖ ile hesaplaşmak ne de siyaseti temizlemek. Aksine siyasetin alanını daraltmak. Siyasi zeminde FETÖ ile mücadele eden aktörleri zor durumda bırakmak. FETÖ ile mücadelede sicili hiç de parlak olmayan siyaset dışı aktörleri sahaya sürmek. Eski genel kurmay başkanının açıklamaları da buna karşılık geliyor. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin en tepesinde bulunduğunuz sürede FETÖ ile mücadele namına ne yaptınız sorusunun cevabı koca bir hiç.
Bununla birlikte eski genel kurmay başkanı yargıdaki çift başlılığı ortadan kaldırmak için yasama faaliyetini yerine getiren milletvekillerini FETÖ'den sorumlu tutma çabasında. Yaptığı çok açık; siyasetin alanını parçası olduğu ve temsil ettiğini zannettiği kurum, çıkar odağı ve fikir lehine daraltmak istiyor.
Meşru siyasetin alanını daraltma çabaları hız kesmeden devam ederken gayrı meşru siyasetin alanını da alabildiğine genişletme gayreti var. Doğal afetten spor müsabakalarına kadar hemen her şey siyasetin aleyhine siyasi alana dahil ediliyor. Ülke çığ felaketi ile uğraşırken çığ altından henüz kurtulmuş ve hastanede tedavisi devam eden bir Cumhurbaşkanı danışmanı çığın sebebi olarak gösterilebiliyor. Üstelik bunu yapan kenarda köşede kalmış, marjinal bir grup değil. Tarafsız habercilik yapma iddiasında olan bir yayın organının Ankara temsilcisi.
Yalanı ortaya çıkınca da basit bir özürle durumu kurtarabileceğini düşünüyor. Halbuki ortada olan basit bir gazetecilik hatası değil ki.
Planlı ve organize bir şekilde icra edilen 'anti-siyaset' çabasının bir parçası.
Futbola siyaset karışıyor iddiası da aynı 'anti-siyaset' çabasının bir parçası. Başarısızlığına 50 tane delil gösterilebilecek, başkanlık görevini aldığından beri en ses getiren icraatı medya grupları ile kavga etmek olan bir kulüp başkanı, taraftarın tepkisini siyaset kurumuna yönlendirerek işin içinden sıyrılmaya çalışıyor. Böylece hem kendi başarısızlığını kamufle ediyor hem de parçası olduğu siyasi çıkar gruplarına malzeme devşiriyor.
Türk toplumu daha önce yaşananlardan tecrübe sahibi.
Siyasete kurulan kıskacı fark ediyor. Şüphesiz bu çabalara itibar etmeyecektir. AK Parti siyaseti de yeterince tecrübeli. Dolayısıyla bu çabalarla bir yere varılamayacağı aşikar. Ancak uyanık olmakta, öncelik sıralamasını iyi yapmakta fayda var. Artık Türkiye'de gayrı meşru yollarla siyaset yapma devri bitti. Fakat bu tür girişimler ülkenin enerjisini ve dikkatini çalabiliyor.