Tarihi 21 Şubat 2020

Zayıf devlet aldatmacası

Yaygın kabulün aksine bu topraklarda devlet maalesef yeterince güçlü değil. Tek Parti döneminden kalma bir ceberut devlet anlayışı olduğu inkâr edilemez. Devletin özellikle muhafazakâr toplum kesimlerini hedefe koyan zalimane uygulamaları olageldi. Tek Parti döneminin mirası kendini sık sık yapılan askeri müdahalelerde gösterdi. Devlet muhafazakarları sindirdi, bastırdı, hapsetti. Ancak bu uygulamaların hiçbirisi devletin güçlü olduğuna delil olamaz. Olsa olsa ceberut olduğunun delil olur.

Güçlü devlet hem kendini hem de vatandaşını koruyan devlettir. Güçlü devlet için düşman toplum değil toplumun ve dolayısıyla devletin huzuruna, refahına, düzenine kast edenlerdir. Devletin topluma ve kendine kast edenlerle mücadelede güçlü, keskin ve tavizsiz olması ile topluma karşı ceberut olması birbirinden farklı şeyler. Maalesef bizde devlet ilkinde zayıfken ikincisinde güçlü.

Gezi Kalkışması davasının neticesi bu gerçeği bir kez daha gösterdi. Özel ve kamu mülküne karşı yağma, kundaklama, hırsızlık; yol kesme; şehirlerin göbeğinde kurtarılmış bölge ilan etme; devlet otoritesini yoruma yer bırakmayacak açıklıkta inkar etme; kişilere ve görevi başındaki devlet memurlarına saldırı, hakaret, küfür, yaralama ve hatta cinayet – Gezi'de polis memurlarının şehit olduğunu unuttuk maalesef! Üstelik tüm bu cürümler organize bir şekilde işleniyor. Failler devletin zayıflığından aldıkları cesaretle, büyük bir pervasızlıkla örgütlü hareket ettiklerini söylüyorlar.

Eğer tüm bu yaşananların sonucunda Gezi davası tüm sanıkların beraatı ile neticeleniyorsa devletin kapasitesini oturup ciddi ciddi düşünmeliyiz. Ceberut bir karaktere bürünmeden devletin kapasitesini nasıl arttırabiliriz sorusunu sormamız gerekiyor. Gezi Kalkışması, MİT Tırları'nın durdurulması, 15 Temmuz Darbe Girişimi gibi hadiseler bir daha yaşanmasın istiyorsak başka çıkar yolumuz yok.

Sanıldığının aksine liberal batı demokrasilerinde devlet zayıf değildir. Evet, topluma karşı ceberut değildir. Hatta iktidar sahibi olmanın verdiği sorumlulukla pederşahi bir müsamaha ile hareket eder. Ancak iş topluma veya devlete kast eden girişimlere geldiğinde devlet gücünü gösterir. Bırakın girişimin hayata geçip sonradan faillerinin yargılanmasını daha girişim aşamasında engellenir. Üstelik bu engelleme çoğu zaman hukuk dairesinde olmaz. Tabi ki hukuksuzluğu örnek alacak değiliz. Ancak "zayıf devletin" demokrasinin bir normu olarak dayatılmasına karşı çıkmamız gerekiyor. "Güçlü devlet" algısını zihnimizde yerli yerine oturtursak, güçlü devleti inşa etmek yolunda ilk adımı da atmış oluruz.