Tarihi 13 Kasım 2020

İstismarın Siyaseti Olmaz

Tek sanıklı bir davada ülke tarihinin en yüksek hapis cezası geçtiğimiz günlerde Antalya 6. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verildi. Sanık Mahmut Aydın Köksar tam 621 yıl hapse mahkum edildi. Öğretmen olan Köksar'ın suçu 26 ilkokul öğrencisine cinsel taciz de bulunmak. "Az bile" dediğinizi duyar gibiyim. Değil 26, tek bir yavrumuza yan gözle bakanın gözü çıkmalı. Keşke ülkemizde bu tür suçlar için idam cezası olsa da bu sapıklar dünyamızda daha fazla yer işgal etmeseler. İnsan öfkesini ve nefretini ifade edecek kelime bulmakta zorlanıyor.
Fakat bu işte bir terslik yok mu?
Ülke tarihinin en yüksek cezası değil çocuk istismarı başka bir suçtan verilmiş olsa bile daha fazla gündem olması gerekirdi. Kaldı ki suç çocuk istismarı. Bir öğretmen müsveddesi kendisine emanet edilen yavrularımızı istismar ediyor. 26 yavrumuz ve 621 yıl hapis. Ama konu yeterince gündem olmadı. Gazetelerin manşetine, ana haber bültenlerinin birinci sırasına yerleşmedi. Televizyondaki tartışma programlarına konu edilmedi. Sosyal medyada konuşulmadı. STK'lar, üzerine vazife olmayan hemen her konuda açıklama üstüne açıklama yayınlayan barolar, tabip odaları, meslek örgütleri konuyu gündem etmedi. Tabii ki Antalya'da duruşmayı takip eden vatandaşlar ve STK'lar vardı ama mesele ülke gündeminde olması gerektiği ölçüde yer almadı.
Lafı hiç dolandırmadan kitabın ortasından söyleyelim. Tam 26 çocuğun istismara uğradığı, 621 yıl hapis cezasının verildiği bu elim hadise siyasi olarak kullanışlı olmadığı için yeterince konuşulmuyor. Hatırlayalım, Ensar Vakfı'nın bir projesinde gönüllü olarak yer alan istismarcı bir öğretmen bozuntusunun cürmünü yıllardır konuşmuyor muyuz? Tabii ki konuşacağız çünkü söz konusu olan yavrularımız. Peki neden Antalya'daki hadiseyi Ensar Vakfı hadisesi kadar konuşmadık? Çocuk istismarı rakamla, sayıyla ölçülebilecek bir suç değil. Dedim ya yavrularımıza yan gözle bakılmasına tahammülümüz yok. Kaldı ki üçün beşin peşine düşelim. Ama el-insaf!
Gerçekten çok merak ediyorum; Çocuk istismarından, tecavüzden, kadına karşı şiddetten bile siyasi ajanda çıkarmaya çalışan bu güruh nerede yetişiyor, nasıl bu kadar aşağılık olabiliyor, kendinden nasıl nefret etmiyor. Ensar Vakfı hadisesinin üzerinde yıllardır tepinenlerin 26 çocuğun istismarını siyasi olarak kullanışlı olmadığı için gündeme bile getirmemeleri sefaletin boyutlarını gösteriyor. Demek ki biz kadınlarımız, çocuklarımız, insanlarımız için üzülürken birileri ellerini ovuşturarak "çok iyi malzeme bulduk" diye seviniyorlarmış. Siyasi bir çıktısı olmayacaksa ne bir çocuğun istismara uğraması ne de bir kadının cinayete kurban gitmesi umurlarında değil. Meseleyi siyasallaştırabileceklerse duyarlı, ahlaklı ve vicdanlı oluyorlar. Aksi takdirde umursamadan geçebiliyorlar.

Sizce de bu tavrın kendisi istismar gibi, tecavüz gibi iğrenç değil mi?