Tarihi 13 Eylül 2021

Aşı karşıtlarını kendi haline bırakalım

CUMARTESİ günü aşı karşıtları İstanbul'da bir miting yaptılar. Türkiye'nin her yerinden binlerce kişinin bu toplantıya katılacağını iddia ediyorlardı. Alana baktığımızda ise bir avuç insanın toplanmış olduğunu gördük. Pek çoğu belirgin bir vasıf sahibi olmayan, belki de salgın hayatımıza girmese eline mikrofon alıp o kadar kişiye hitap etme imkanı bulamayacak, yani kısıtlı toplumsal görünürlüğünü aşı karşıtlığı üzerinden inşa etmiş konuşmacılar alana toplanan insanlara hitap etti.
Öncelikle doktorlar bu toplantıdan çok rahatsız olmuşa benziyorlar. Mitingin, haliyle, valilik izni ile yapılması eleştirilere muhatap oluyor.
"Nasıl oluyor da biz salgın ile uğraşırken valilik böyle bir toplantıya izin verir" diye sitem ediyorlar. Doktorların ruh halini ve hassasiyetlerini anlamak mümkün. Ancak Türkiye özgür bir toplum olduğu için pekala böyle bir toplantı yapılabilir. Ve bir hukuk devleti olduğu için bu toplantı valilik izni ile yapılır.
Öte taraftan aşı karşıtlığı meselesini çok fazla abartmamız gerektiğini düşünüyorum. Şu an Türkiye'nin aşı haritasına baktığımızda şehirlerin büyük çoğunluğun aşılamada %75 oranını yakaladığını görüyoruz.
Bir kısım vatandaşımız da yabancı menşeili aşıları beğenmediği için sessiz sedasız Türkovac'ı bekliyor. Yerli ve milli aşımız uygulanmaya başladıktan sonra aşılama oranımız daha da artacaktır.
Hatırlayalım; salgının en yoğun seyrettiği günlerde tedbirlere karşı aman aman bir direnç de gösterilmedi. İnsanlar tedbirlerden yoruldu, sıkıldı, canlarına tak etti. Bu manada şikayetler, söylenmeler vardı ancak sistematik bir direnç mevzubahis olmadı.
Eğer kapalı bir toplumda yaşamıyorsak herhangi bir konuda %100'e yakın fikir birliği olması zaten imkansız. O kadar yüksek fikir birliği ancak diktatörlerin yönettiği ülkelerde seçim sonuçlarında görülüyor.
Konu aşı da olsa daha sıradan bir mesele de olsa illa ki farklı düşünenler çıkıyor. İstanbul'da aşı karşıtı mitinge gelenleri, sosyal medyada aşı hakkında atıp tutanları da bu minvalde değerlendirmek gerekiyor.
Ne yaparsak yapalım, ne anlatırsak anlatalım tabiatı gereği toplumun %20 belki %30'luk bir kesimi illa ki farklı düşünecek.
Dolayısı ile aşı karşıtlarını çok fazla mesele etmemek, temel bir hakları olan toplantı hürriyetini kullanmalarını eleştirmemek lazım. Aynı zamanda aşıyı teşvik için agresif söylemlerden ve politikalardan da kaçınmalı.
Ne kadar çaba sarfedersek sarfedelim daha iyisini elde edemeyeceğimiz doyum noktasına ulaştığımızı düşünüyorum. Gerisini doğal seyrine bırakmak gerekiyor.
Belki tam anlamı ile normal hayata dönmenin ilk adımı budur.