Tarihi 17 Ocak 2022

Bugünden yarına not düşmek

TARAFLI tarafsız her gözlemci Türkiye'nin son 20 yılda büyük bir dönüşüm yaşadığını tespit ediyor. Şüphesiz bu dönüşümün başını siyaset çekiyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliği ile siyaset dönüşümün lokomotifi olmuş durumda. Dönüşüm sadece hizmetler, alt yapı yatırımları, savunma sanayi, sağlık gibi farklı sektörlerde yapılan maddi atılımlarla sınırlı değildir. Toplumsal yapıda, medya sektöründe, kültür-sanatta, eğitimde de ciddi bir farklılaşma söz konusu.
Türkiye'nin dış politikasını ele alalım. Beğenmeyenler olabilir ancak kimse Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'nin dış politikasına damga vurduğunu, paradaigmayı değiştirdiğini inkar edemez. Bundan 20 sene önce güney sınırımızda, Suriye'de, modern zamanların en büyük siyasi ve insani krizlerinin birinin yaşanacağını, Türkiye'nin Suriye krizi konusunda bir zamanlar stratejik ortağı olan ABD ile tamamen farklı pozisyonlarda yer alacağını, Suriye krizinde en nitelikli partnerin Rusya olacağını kimse tahmin edemezdi. Recep Tayyip Erdoğan hem bu durumu bizzat tecrübe edip yaşadı, hem süreci yönetti hem de tüm bu karmaşıklığın içerisinden Türkiye'yi avantajlı bir şekilde çekip çıkartacak paradigmayı inşa edip uyguladı. Dönüşümün çapı bu kadar büyükken dış politika uzmanlarımızın, en azından önemli bir kısmının, neler olup bittiğini tam anlamı ile anlayıp anlamadıkları şüpheli. Hala soğuk savaştan kalma, ikili karşıtlıklar üzerine oturmuş, tek düze NATOAvrasya ekseninde analizler yapıyorlar.
İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun tarafından kaleme alınan ve bugünlerde okuyucu ile buluşan Türkiye as a Stabilizing Power in an Age of Turmoil (Karmaşa Çağında İstikrar Sağlayıcı Bir Güç Olarak Türkiye) kitabı bu anlamda umut verici. Altun, akademik birikimini edindiği devlet tecrübesi ile birleştirerek Türkiye'nin yeni dış politikasını Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı merkeze alarak analiz ediyor.
Eski dünyanın kurumlarının Covid 19 salgını, Kıbrıs, Suriye, Doğu Akdeniz, aşırı sağın ve yabancı düşmanlığının yükselişi gibi sıcak ve devam eden kriz noktalarındaki çaresizliğini ortaya koyuyor; tüm bu alanlarda Türkiye'nin barıştan, istikrardan ve ortak kazançtan yana tutumunu ve somut çözüm önerilerini tartışıyor. Kitabı benzerlerinden ayıran, ulusal ve uluslararası muhataplar için dikkat çekici yapan unsur Altun'un politika yapım süreçlerinin mutfağında yer alan bir isim olarak afaki söylemlerden, faraziyelerden, temennilerden değil somut gerçekliklerden bahsediyor olması. Altun'un akıcı ve rafine üslubu sayesinde okuyucu Türk dış politikasının son yıllardaki değişimini takip edeceği, Türkiye'nin öncelikleri ve koordinatları hakkında doyurucu değerlendirmeleri elde edeceği bir kaynağa ulaşıyor.
Eserin Türkçe tercümesi de çok yakında okuyucu ile buluşacak.
Altun'un kitabı bugünden yarına not düşmek açısından oldukça önemli. Okuyucusunun bol olması ve benzer çalışmaların sayısının artması dileği ile...