Gizli petrol raporu

MİT son zamanlarda duyduğu rahatsızlıkları dile getirdiği raporları peşpeşe hazırlıyor ve devletin üst kademelerini haberdar ediyordu. MİT'e göre asıl sorun Kürtler'di…

Giriş Tarihi 17 Ağustos 2010, 00:00 Güncelleme 17 Ağustos 2010, 14:33
Gizli petrol raporu

İÇİNDEKİLER

Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), "Kürtler, Kerkük-Yumurtalık Boru Hattı'nın kontrolünü ele geçirebilir" uyarısında bulundu. MİT, Ekim 2006'da hazırladığı raporu "gizli" ibaresiyle Genelkurmay, Dışişleri Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Dış Ticaret Müsteşarlığı'na gönderdi.

MİT yazısında, Kürt yönetimi tarafından hazırlanan Irak Kürt Bölgesi Petrol Yasa Taslağı'nın Türkiye açısından taşıdığı riskleri anlattı. Ayrıca Kürt Bölgesel Yönetimi'nin, "Irak merkezi hükümetini devre dışı bırakarak müstakil bir devlet gibi hareket etme noktasına geldiği" saptamasını yapan MİT, "Gelişmelerin hassasiyetle izlenerek, Türkiye bakımından alınabilecek tedbirlere ağırlık verilmesinde fayda görülmektedir" uyarısında bulundu.

Taslağın yasalaşması halinde Kürt Bölgesel Yönetimi'nin üçüncü ülkelerle petrol anlaşmaları yapabileceğini ve Kerkük-Yumurtalık Petrol Hattı dâhil bölgedeki tüm kontrolü ele geçirebileceğini vurgulayan MİT, Aralık 2007'de yapılacak referandum öncesinde yaşanabilecek gelişmelere işaret etti. Zira, bu taslağa göre Kürt Bölgesel Yönetimi, Kerkük'te yaşayan halkın referandumla Kürt Bölgesi'ne bağlanacağı kanaatine varırsa, referandumdan önce bile petrol sözleşmesi yapabilecekti. "Devlet içinde devlet" mantığıyla hareket etmeye başlayan Kürt Bölgesel Yönetimi'nin Kerkük dahil ihtilaflı topraklara el koyabileceğini vurgulayan MİT, saptamalarını dört ana başlıkta toplayıp çok gizli bir rapor hazırladı.

PKK RAPORU
MİT'in 2006 yılında hazırladığı Irak, Kerkük ve PKK konulu ve Türkiye'ye yönelik olası risklere dikkat çekilen raporun, satır başları özetle şöyle:

PKK: Bölücü terör örgütü, Kuzey Irak'taki yapılandırmasını sürdürüyor. Mahmur Kampı'ndan örgüte eleman kazandırılıyor. Örgüt yöneticileri Murat Karayılan, Cemil Bayık başta olmak üzere diğer yöneticiler Kuzey Irak'ta rahat bir şekilde dolaşabiliyor. PKK, Kandil Dağı başta olmak üzere çevre köyleri üs olarak kullanıyor. Örgüt hala bazı yerel güçler tarafından lojistik açıdan destekleniyor.

PKK'NIN HEDEFİ: Sözde ateşkes kararı alan PKK, 2007 yılı ile başlayan süreçte ulusal devleti hedef alan girişimlerini artıracak. Örgüt radyo başta olmak üzere tüm imkanları kullanmak için yoğun çaba harcıyor. AB merkezli bazı kuruluşlar PKK'ya bu konuda destek sağlıyor.

AÇIK PROPAGANDA: Irak yönetimi ve yerel güçler terör örgütünün hareketlerinin kısıtlanmasına yönelik etkin bir adım atmadı. PKK'ya bağlı sivil kuruluşlar Kuzey Irak'ta etkin bir şekilde örgüt propagandası yürütüyor.

AĞIR SİLAHLARI VAR: Terör örgütü ülkedeki yönetim boşluğundan istifade ederek, savaş sonrasında özellikle ağır silah alımına büyük önem verdi.

TÜRKİYE OYALANIYOR: ABD ve Irak, PKK ile mücadele konusunda yeterli adımları atmıyor ve Türkiye'yi oyalıyor. Irak yönetimin söz vermesine karşılık, gerekli ve yeterli sınır güvenliği sağlanamadı.
Savaş sonrası yaşanan gelişmeler Irak'ı federal bir yapıya götürüyor. Bu konuda en yoğun ilerleme Kürtler ve Şiiler tarafından sağlanmış durumda.

KERKÜK: Şehir, 2003 Haziran ayından bu yana yoğun bir göçe maruz kaldı. Nüfusa kayıtlı olmayan binlerce peşmerge bölgeye yerleştirildi.

REFERANDUM: Kerkük'ün demografik yapısı tamamiyle değişmiş durumda. Yerel güçlerin Kerkük'ü Kürt şehri olarak tanımlaması sorunun çözümünün önündeki en büyük engel.
2007 sonunda yapılacak referandum ertelenmeli.

TÜRKMENLER: 200 bin Türkmen, Kerkük ve Telafer'den göç etmek zorunda kaldı. Türkmenler'in fişlenmesi sürüyor.

PETROL YASASI: Irak Bölgesel Yönetimi tarafından hazırlanan petrol yasası, Musul-Kerkük petrollerinin kullanımı konusunda yeni uygulamaları içeriyor. Bu yasa ile bölgesel yönetim petroller üzerinde denetim kurmayı hedefliyor.

HAKKARİ RAPORU
Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) daire başkanı düzeyinde uzmanları; Hakkari, Yüksekova ve Şemdinli'nin tarihi önemi konusunda TBMM'de çarpıcı değerlendirmeler yaptılar. MİT yetkilileri, özellikle Şemdinli'deki aşiretlerin üzerinde Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani ve Irak Devlet Başkanı Celal Talabani'nin etkili olduğunu, Yüksekova'daki uyuşturucu trafiğinin Afganistan'a uzandığını söyledi.
TBMM Şemdinli Araştırma Komisyonu'nun tutanaklarına göre, 1 ve 9 Kasım patlamalarını da içeren 18 eylemle ilgili bilgileri bulunmadığını söyleyen MİT yetkililerinin analizleri şöyle:

Buradaki olayları biz çok da yadırganır nitelikte bulmuyoruz. Şemdinli ve Yüksekova, genel hatlarıyla hassas bir alandır. Her türlü dinamiğe açıktır. Hali hazırda terör örgütünün Botan ve Zagros adı altında iki yapılanma içerisinde olduğunu, takribi bin civarında silahlı güce sahip olduğunu biliyoruz. PKK'dan önce de hassastır, sonra da hassastır.

1927 Şemdinli isyanından bu yana gelen bir potansiyel vardır ve burada 15 civarında aşiret ve onların kolları, kabileleriyle ve Irak'la ve İran'la çok bağlantılı, iç içe geçmiş, aile, akraba bağları bulunan bir yapı söz konusudur. Yani aşağıdaki KDP'nin ya da Barzani nezdindeki bir hareketlilik çok kısa zamanda bu bölgede yansıma bulur.

Feodalite henüz kırılmış değildir bu bölgede, çok etkindir. Bu ticari, ekonomik sosyal ve ilişkilerde belirleyicidir. En çabuk tahrik olunan yerdir. 84'te (PKK'nın ilk eylemi) Şemdinli seçilirken, tesadüfen seçilmemiştir. Şemdinli köprüdür, çok fazla aşağıdaki her gelişmeden etkilenebilen pek çok sorunu aşamamış ve etkileşime çok açık bir alandır.

MİRASA PKK OTURDU

Geçmişte KDP ve KYB bağlantılı pek çok aşiret bağı var. Günümüzde de bu mirasın üzerine PKK'nın gelip oturduğunu, buradaki her türlü ranttan, imkanlardan, İran-Irak bağlantılarından ve vazgeçilmez bir alan olarak buradan istifade ettiğini biliyoruz.

Yüksekova'da korkunç bir rant var. Sadece Yüksekova'da odaklanmış değil, belki başlangıç noktası Afganistan'a kadar dayanan veya daha öteye taşıyabilen bir güzergahtan.

Hakkari'de asker, polis ve bizden arkadaşlar tayin olduklarında eşyalarını taşıtmak için kamyon bulamıyor. Ama her yerde kasası tertemiz kamyonlar dolu. Bunlar sadece mazot ticareti yapar.

1930'lardan itibaren Şemdinli'nin üzerinde durulur. Çünkü içeride harekete geçirebilecek herhangi bir etkinlikte, "Botan alanı (Şemdinli)" tamamen Anadolu içlerine kadar girişin köprüsü, kanalı, dağ silsileleriyle en müsait olduğu alan olarak yorumlanır. Örgüt bu yorumları yapar.

Örgüt 84'te burada faaliyete geçmeden önce, öncelikle tüm aşiretleri tahlil etmiştir. Uygun bir taban vardı. Belki adı PKK falan değildi ama, KDP ve KYB'den kaynaklanan, yani Kürtçülük bilincinin oluşturulduğu bir potansiyel. Bu demek değildir ki Şemdinli halkı budur, ama bir örgütün ihtiyaç duyabileceği kadar desteği bulması yeterlidir.