Tarihi 4 Mart 2024

Taş attırma merakı

NİN toplumsal görünürlüğünün, etkisinin ve belirleyiciliğinin her geçen gün arttığını gözlemliyorum.
Kastettiğim modern zaman ideolojilerinin çok düşkün olduğu kemiyete dayalı, daha çok görünür ve sesi daha çok çıkar olmaya meftun bir artış değil.
Aksine tabandan gelen, daha önce bastırılmış ve tıkanmış mecralarda yaşanan rahatlama ve genişlemeye dayalı, hayatın tabiiliği içerisinden çıkan bir artış. Bu anlamda mutlak bir iyimser olduğumu söylemeliyim.
Görünürlük arttıkça farklı karşılaşmalar da kaçınılmaz hale geliyor. Bir tarafta bu görünürlükten rahatsız olan, varlık nedenini bu görünürlüğünün yok edilmesine endekslemiş azınlık fakat sayısı hiç de azımsanmayacak bir kitle var. Onlar tersten bir benzetmeyle selden kütük kurtarır gibi bu görünürlüğe ufak da olsa halel getirecek her türlü manevrayı deniyorlar.
Dini görünürlüğünün içinden çıkan kişi, kurum, pratikleri şeytanlaştırmak birincil taktikleri. Örneğin suni bir "Mustafa Kemal'e rahmet okuma" tartışması yaratıp, çeşitli milli günlerde camileri ve din görevlilerini terörize ediyorlar. Bu yetmeyince kıyas kabul etmeyecek şeyleri, mantık denilen yetinin ve düşünce disiplininin pestilini çıkarırcasına mukayese ediyorlar; cami sayısı ile okul sayısı, din görevlisi sayısıyla öğretmen sayısı gibi. Sıkça başvurulan bir diğer şeytanlaştırma taktiği ise sahte bir idealizasyon ile dinin dünyaya ait her şeyle alakasını kestikten sonra artan dini görünürlüğünün dünyayla kesişme noktaları üzerinden eleştiri geliştirmek. Cipe bine başörtülü, pahalı saat takan sakallı, lüks mekanda iftar eden oruçlu gibi hayali tenakuzlar yaratılarak Müslümanların tutarsız, güvenilmez ve sahtekar oldukları imajı yerleştirilmeye çalışılıyor.
Kasıtlı olarak bu tür yollara başvuranların tahrip güçlerinin tek başına çok da yüksek olmadığını düşünüyorum.
Ancak onların imdadına daha iyi niyetli olduğunu varsaydığımız ve fakat tahrik gücü oldukça yüksek çeşitli dini gruplar yetişiyor.
Kendi iç tartışmalarını, meşrep ve neşvelerinden kaynaklanan özel hallerini özellikle sosyal medya mecralarından üzerimize boca ederek ciddi bir antipatiye neden oluyorlar.
Öyle ki tartışmaların tabiliğini bilen, meşrep ve neşve farklılıklarını bir zenginlik olarak gören insanları bile yıldıran bir tatsızlığa neden oluyorlar.
Günün sonunda her şey tabi seyrinde olacağına varır. Eğer artan dindarlığın olağan ve tabi bir süreç olduğuna inanıyorsak bu tür tatsız durumların akışı durdurmayacağını da biliyoruz demektir. Ancak süreç içerisinde doğru yerde durmak, ne taş atılan ne de taş attıran olmamak da ayrı bir öneme sahip. Önemine binaen hatırlamak lazım...