Tarihi 25 Mart 2024

Son haftanın soruları

SON haftaya girildi. Herkesin merak ettiği İstanbul ve Ankara'daki durum. AK Parti bir önceki seçimde kaybettiği bu iki şehiri geri kazanabilecek mi? Türkiye'nin en büyük iki şehri anlamsız siyasi polemiklerin ve başkanlarının siyasi kariyer planlama merkezler olmaktan çıkıp tekrar hizmetle, icraatla, belediyecilikle anılacak mı?
Son haftaya girilirken manzara ilk haftadakinden farklı değil. Yarış ne AK Parti lehine ne de muhalefet lehine sonlanmış değil. İstanbul'da anketlere göre Murat Kurum burun farkıyla önde. Ankara'da bu tablonun Mansur Yavaş versiyonu var. Ancak her iki ilde de önde olanın rakibiyle arasındaki fark anketlerin yanılma payı içerisinde. Yani bu demek oluyor ki seçimi her iki aday da kazanabilir.
Bu durum birçoğumuzun mantığını zorluyor. İmamoğlu ve Yavaş, İstanbul ve Ankara'nın gördüğü en başarısız belediye başkanları. İmamoğlu şehre doğru düzgün bir hizmet yapmadığı gibi her zaman siyasi polemiklerle, kavgalarla, kaoslarla gündemde oldu.
Mansur Yavaş'ın belediyecilik karnesi İmamoğlu'ndan daha iyi değil. Yavaş sadece bir şeyi farklı yaptı. İmamoğlu gibi ortalarda dolanmadı. Sesini çıkarmadı. Konuşmadı. Akşener tarafından Kılıçdaroğlu'nun yedekçisi olarak cumhurbaşkanı yardımcısı adayı yapıldığı dönem haricinde neredeyse siyasi beyanat vermedi.
Haliyle belediyecilik performansı sıfırın da altında olan bu iki adayın seçimin son haftasına girilmişken hala kazanma ihtimalinin olması bir çok kişinin kafasını kurcalıyor. Nasıl olur da İstanbul'un gördüğü en başarısız belediye başkanı olan İmamoğlu Murat Kurum gibi çalışkanlığı ile bilinen bir rakip karşısında varlık gösterebilir? Turgut Altınok gibi bir belediyecilik efsanesinin karşısında Ankara'ya bir altyapı yatırımı, bir metre metro bile yapmamış Mansur Yavaş nasıl oy alabilir?
Seçmenin her zaman rasyonel olduğuna inanırım. Kendince mantıklı ve akılcı nedenleri vardır. Hiç de öyle kandırılabilir, oyu satın alınabilir değildir. Dolayısı ile İstanbul ve Ankara seçmeninin hala İmamoğlu ve Yavaş'ı seçimi kazanabilecek kadar desteklemesinin bir rasyonalitesi olmalı. Seçmen dediğimiz yeknesak bir küme değil. Herkesin farklı bir nedeni var. Bahsi konu olan kemik oy haricinde bu iki adaya oy verecek olan seçmenler. Hatta biraz daha daraltalım daha önce AK Parti'ye oy vermiş ama İstanbul ve Ankara seçimlerinde İmamoğlu ve Yavaş'a oy verecek olan seçmeler...
Evet, bu seçmen AK Parti'yi cezalandırıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a oy verdikten sonra yerel seçimlerde bile isteye AK Parti adaylarına oy vermiyor. Ancak cezalandırma motivasyonu basitçe ekonominin durumu, emekli maaşları, hayat pahalılığı değil.
Şüphesiz bunlar önemli. Ancak bunları da kapsayan daha geniş bir düzlemde kesilen bir ceza bu. Seçmen kendi baktığı yerden partinin milletle olan bağlantısının zedelendiğini düşünüyor. Bu Cumhurbaşkanı Erdoğan'la aynı cümle içerisinde bile anmayacağı bir suçlama. O nedenle Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan'a oy vermesine karşılık milletvekilliği ve yerel seçimlerde AK Parti'ye oy verirken tereddüt ediyor.
Bu seçmeni İmamoğlu'nun ya da Yavaş'ın tarihin gördüğü en başarısız belediyecilik performansı etkiler mi sizce? Ya da AK Parti adaylarının çok çalışkan, tecrübeli, dürüst ve sözünün eri belediyeciler olması?
Zaten İmamoğlu ve Yavaş'ı hiçbir zaman başarılı bulmamış seçmene bu iki belediye başkanının başarısızlık karnesini anlatmak ne işe yarar? Son haftaya girerken üzerine düşünmesi ufuk açan ve yol göster sorular bunlar.